İnsan hayatı kaç para ediyor?
Türkiye'de çocuklar kaç sıfır başlıyor hayata... Özellikle Doğu'da, peki ya Batı'da? 1, 5, 10... Hangimiz annemizden, babamızdan dayak yemedik? Öğretmenimizin cetvelinden nasibini almadık? Hepimiz hayata en az 1-0 yenik başladık. Devir değişti mi? Hiçbir şey değişmedi. Dayağın yerini ölümler aldı. Kendi çocuklarına 'gözleri' gibi bakanlar, başkalarının çocuklarının hayatını es geçti.
CESETLER DÖNÜYOR Sahi Doğu'da kaç sıfır yenik başlıyor hayatlar. 7 yaşına gelene kadar tam da ne olduğunu anlayamadan yatılı okula gönderilen çocukların, cesetleri dönüyor eve. Kimse bilmiyor, yatağında ölen 12 yaşındaki çocuğun akıbetini. Merak da etmiyor üstelik. Bir daha yaşanmaması gereken 'hadiseyi'.
1-0 YENİK HAYATLAR Merak edene de sopa gösteriyor aba altından, devletin büyükleri. 12 yaşındaki çocuğun annesibabası diğer çocuklarının başına da aynı 'halt' gelir diye susuyor. "Allah verdi, Allah aldı" diye geçiştiriyor, kuzularının neden öldüğünü. Doğu'da insan hayatı kaç para ediyor? Hayata henüz ve zaten 1-0 yenik başlamış bir çocuk neden hoplaya, zıplaya gittiği okulundan kefenle dönüyor? Hayalini kurduğu doktorluktan, öğretmenlikten, mühendislikten 'vazgeçmesini' kim sağlıyor?
ABA ALTINDAN SOPA Okulun öğretmeni "Neden öldü bilmiyoruz" diyor, kaymakam "Bu konuyu kurcalamayın" diye aileye gözdağı veriyor. Elektriksiz, susuz, telefonsuz, yolsuz köyde bir başına susuyor aile. Onlar yerine muhtar konuşuyor. "Bize de bilgi vermediler. Aileler artık çocuklarını okula göndermiyor" diyor. 450 kişilik okulda şimdilik 150 öğrenci 'eğitim' görüyor. Sabaha nasıl uyanacaklarını bilmeden.
GÖZYAŞLARI SEL Doğu'da 12 yaşında bir çocuk uykusunda ölüyor. Öğretmeni susuyor, müdürü konuşmuyor, ailesi korkuyor, biricik kuzularının fotoğraflarını saklıyor. Annesi bağrına taş basıyor. Bir tek küçücük yürekleriyle arkadaşları bağırıyor. Doğu'da insan hayatı kaç para ediyor? Peki ya Batı'da? Henüz 2 yaşındaki bebeğin ağlaması sonu oluyor. Anne-babası işkenceyle öldürüyor. Sapıklar 11 aylık cana tecavüz ediyor. Minicik vücutlarını renksiz mat bir poşetin içine koyup, başka mahallenin çöp kutusuna atıyor. Bakamayacakları çocukların ahlarını alıyor. 7 yaşında okulda dövülüyor, 8 yaşında İngiliz anahtarıyla tanışıyor. İşyerinde kulağı çekiliyor, horlanıyor, itilip, kakılıyor.
23 NİSAN NEYİNE? Hayatı boyunca kutlayamayacağı 23 Nisan'ı iple çekiyor. Okulun önünden geçerken yaşıtlarına kaçamak bakışlar fırlatıyor, inceden bir gözyaşı süzülüyor yanağından aşağıya. Belki yanlışlıkla yere düşmüş küçük bir bayrağı kavrıyor küçücük elleriyle incecik sopasından. Kendisini hiç tanımayanların sokağından geçerken çocuk şarkısı söylüyor, bayrağını havada sallayarak. Çocukluğu, kir pas içindeki suratında, çekilen kulağında, yanağındaki tokatta hayat buluyor. Tanrı neden soylu yoksullara, mutlu azınlığa davrandığı gibi davranmıyor. Neden bir kıyak da onlara geçmiyor? Acaba sevgisi kadar kininin de büyük olacağından mı korkuyor? Sahi, Türkiye'de insan hayatı kaç para ediyor?