Günde 500 cc'nin altındaki terlemeyi 'hastalık' olarak nitelendiren Uzm. Dr. Şafak Metekoğlu, özellikle gençlerin sınav öncesi boncuk boncuk ter döktüğünü söyledi.
Terlemek elbette ki son derece doğal bir olay. Sıcak yaz günlerinde hemen herkes ter döker ama ya kışın boncuk boncuk terleyenlere ne demeli? Birçok kişi yakın çevresinde tanık olmuştur bu duruma. Aşırı terleyenlerin işi gerçekten çok zordur. Düşünebiliyor musunuz, elleri sürekli ıslak olduğu için tokalaşmaktan kaçınan, sınav kağıdı terden sırılsıklam olmasın diye elinin altına mendil koyan insanların sıkıntısını... İşte bu sıkıntıyı, sıkıntıdan kurtulmak için ne yapmak gerektiğini Şişli Hospitalium Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Şafak Metekoğlu'na sorduk. Aldığımız bilgiler ise son derece rahatlatıcı... İşte Uzm. Dr. Metekoğlu'nun anlattıkları... SIRILSIKLAM OLUYORLAR "Doğal olarak hepimiz terliyoruz. Aslında terleme tüm sağlıklı insanlarda olması gereken, vücudun su, tuz ve ısı dengesini sağlayan fizyolojik bir olay. Ancak aşırısı özellikle sosyal hayatta büyük bir soruna dönüşen terlemeyi günümüzün modern yöntemleriyle kontrol altına almak mümkün hale geldi. Yüzde 65'i su olan vücudumuz için terleme, metabolizmamızın sağlıklı çalıştığının ifadesi. Normalde bir insan günde 500 cc civarında sıvı kaybediyor. Vücudun bu sıvıdan daha fazla sıvı kaybetmesini ise "aşırı" terleme olarak nitelendiriyoruz. Terden en çok etkilenen bölgeler ise ter bezlerinin yoğun olduğu eller, koltuk altları ve ayaklardır. Özellikle sıcak havalarda bu miktar daha da artsa da, genellikle bizi rahatsız edecek düzeylere ulaşmıyor. Ancak bazı kişiler var ki, onlar hiçbir aktivitede bulunmasalar bile terden adeta sırılsıklam oluyorlar. HASTALIK BELİRTİSİ OLABİLİR Mİ? Hamilelik, ergenlik ve menopoz döneminde aşırı terleme olması normal karşılanıyor. Terin salgılanması, insanlarda sinir sisteminde "sempatetik" denilen bölümün çalışmasıyla ilgili. Doğuştan olan bu sistemin özellikle stresin etkisi altında kaldığımızda aşırı çalışmasının sebebi henüz tam olarak bilinmiyor. Aşırı terleme, aynı zamanda önemli sağlık sorunlarının kaynağı da olabiliyor. Öyle ki; diyabet, böbreküstü bezi ve tiroit hastalıkları, vücutta oluşan enfeksiyon kendini terleme ile gösterebiliyor. Dolayısıyla, aşırı terlemeden şikayetçi olan kişilere bazı testler yapılarak, bu sorunun bir hastalık belirtisi olup olmadığının tespit edilmesi gerekiyor. Vücut ısısının kontrolünü sağlayan terleme, pek çok kişinin hem özel hem de sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorun haline gelebiliyor. Çünkü, aşırı terleme bakteri üremesini kolaylaştırdığı için kötü kokuya da yol açıyor. Deodorant ve parfüm kullanımı bu kokunun oluşmasını bir derece azaltsa da maalesef tamamen ortadan kaldırmıyor.
AŞIRI HEYECAN ETKİLİ... Terlemek iki türlü görülebiliyor. Bir belli alanlada terlemenin fazla olması ya da genel olarak bütün vücudun terlemesi şeklinde ikiye ayrılabilir. Yani teknik olarak hastayı rahatsız eden bir boyuttaysa terleme biz onu aşırı terleme olarak sayabiliyoruz. Örneğin, devamlı gömleklerinin ıslanması, devamlı elinin ıslak olması, yazı yazarken heyecanlandığında yazamaması. Ayaklarında koku probleminin olması, rahat yürüyememesi, ayağında şişliklerin, ağrılara neden olması sözkonusu. Bu boyutlara ulaşmış bir terleme artık hastalık seviyesinde demektir.
İYOTLU SOLÜSYON YOL GÖSTERİCİ Zaten hastalık derecesinde olduğunda kişi kendisi anlayabiliyor. Hastayla yaptığımız klinik muayenede konuşmayla da teşhisi rahatlıkla koyabiliyoruz. Ama öncelikle bazı tahliller istiyoruz. Çünkü, diyabet, şeker, böbreküstü bezlerinin tümörel oluşumu da terlemeye neden olabilir. Daha sonra lokalize terlemelerde iyot testine başvuruyoruz. Terleyen bölge el ise elin tamamına iyotlu solüsyon sürülüyor. Üzerine nişasta dökülüyor. Nişasta 10 dakika bekledikten sonra terleyen bölgeler siyahlaşıyor. Bu testle alansal olarak hangi bölgenin terlediğini saptayıp işaretliyoruz. İşaretlediğimiz yerlerde botoks tedavisine başvuruyoruz. Botokstan önce hastaya ilaç tedavisi öneriyoruz. Botoksun hiçbir yan etkisi olmuyor. Çok ince iğnelerle derinin orta tabakasına enjeksiyon yapıyoruz. Uzun vadede etkili olan bir yöntem. Ayak ve koltukaltında da botoksu uygulayabiliyoruz. Tedavi sonrası hafif bir morarma olabiliyor yapılan alanda. Ama o da kısa sürede geçiyor. Botoks yaptırmadan 1 hafta kadar öncesinden herhangi bir ağrı kesici içilmemesi gerekir. ELEKTRİK AKIMI Ayrıca bir tedavi yöntemi daha var girişimsel olmayan. 'İyontoferez' dediğimiz bu yöntemde hastanın eli, ayağı ya da koltukaltına ıslak sünger konuluyor ve hafif elektrik akımı veriliyor. Islak sünger iyontoforezi sağlıyor. Yani suyun içindeki iyonlar ayrışıyor ve ter bezlerinin çalışmasını bloke ediyor. Hiçbir yan etkisi olmadığı için hamileler de dahil olmak üzere herkes rahatlıkla yararlanabiliyor. İşlem sırasında kişi ağrı ya da sancı hissetmiyor. bu işlemin haftada 3-4 saat uygulanması gerekiyor. Toplamda 20 seansa ulaşmak gerekiyor. Yaklaşık 20 dakikalık bu uygulamaların tek handikapı zaman... Hasta ağrı sızı duymaz ama bu tedavi için zaman ayırması gerrekir. Her yöntemin kendine göre bir artı ve eksisi oluyor. Ama sonuçta aşırı terleme şikayetinden kurtulmak, sosyal yaşamdaki yerinizi almanız rahatlıkla mümkün olabiliyor..."