Yoksul aslanlar yani askerler!
Millici, manevici, dinci, Türkçü, Kürtçü, türbancı, ulusalcı, laikçi, AKP'ci, AB'ci ve dahi her renkten liberal kaynayan ulusal medyamızın sayfalarından kan damladı, Irak'ın kuzeyine yönelen sınırötesi hareket sonrasında. TSK'nın ve muharip sınıflarının ne kadar cesur aslanlar oldukları yazıldı. Fakat aslanların büyük bölümünün yoksulluk sınırı içinde yaşadığına dair haber ve yorum arayacak olursanız boşuna aramayınız, gözlerinize yazık olur.
***
Türk medyasında iki ana akım hakimiyet tesis etmiş bulunmaktadır. Birinci akımın esas iştigal alanı; liberaller ile AKP'li ortaklarının bayraklaştırdığı, TSK'nın her fırsatta eleştirilmesi şiarıdır. İkinci akımın esas iştigal alanı ise; 5 yıldızlı yaşamların propagandasını yapmaktır. (Dünkü yazısında Güneri Cıvaoğlu'nun, bir romana gönderme yaparak anlattığı Zelda Fitzgerald'ın konuklarına yaptığı mücevher çorbası hikayesi, ötekilerinin yanında masum kalmaktadır.) Yalancı bahar pompacılarını yıldız da kesmiyor, 5 yıldızdan hızla 7 yıldıza koşuyorlar, Papermooncu'lar başta olmak üzere.
***
Oysa TSK'nın aslanları, bugün yoksul aslanlandır. 4 yıl önce binbaşı ve aşağısındaki tekmil rütbeler yoksulluk sınırı altında yaşamaktayken, bugün yarbay da bu sınıra terfi etmiştir(!) sırada albaylar var.
***
Geçen gün yoksulluk sınırına terfi etmiş bir yarbay dostumla konuşuyordum. Nasıl özetledi Türk subayının (astsubayın haydi haydi) durumunu biliyor musunuz? Şöyle: Bahse konu subayların evinde ancak eşi çalışıyorsa sabah kahvaltısı çıkar. Aksi halde (büyük çoğunluk) sabahları çorbaya talim etmektedir. Türk Silahlı Personeli içinde artık çorbacılar ezici çoğunluktadır. Artık sahnede, sabahları kahvaltı dahi edemeyen bir Türk subayı vardır! Teselli bulacaksanız eğer, Türk askerinin zamanın yeniçeleri gibi çorbacılar haline (kışlalardaki büyük çorba kazanları sebebiyle öyle adlandırılıyorlardı) gelmiş olarak atalarına döndüğünü kabul edebilirsiniz. Ben neyi merak ediyorum biliyor musunuz? Türk askerinin, millet ve devlet için çalışan MİT, emniyet ve jandarma personelinin, Pompei'nin son günlerini hatırlatan bu Papermoon, Reina, Petrus şarabı, Rodos istakozu ve mücevher çorbası hikayelerini okudukça neler hissettiğini merak ediyorum. Sonuçta, devletine kaba davranan herkes, tarihi sorumluluk altındadır.