Başbakan yerden göğe haklıdır
Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam'daki geleneksel siyasal halvet esnasında, çalışma arkadaşlarına ne kadar kararlı ve gerçekçi olduğunu göstermek ve dahi gazetecileri küçük düşürerek beğeni kazanmak maksadıyla, medyayı eleştirdi. Dedi ki; 3 milyon gazete satıyorlar, işlerini doğru dürüst yapsalardı, bir gazete 18-20 milyon satardı.
*** Bunun üzerine bizim saf arkadaşlar, Başbakan'a gerçekleri anlatmaya soyundular. Yok efendim, dünyada bile bu kadar satan gazete bulmak güçmüş ayrıca da Türkiye'de 3 değil, 5 milyon gazete satılıyormuş, ayrıyetten bir gazetenin 3-4 kişi tarafından okunduğunun da hesaba katılması gerekiyormuş, falan filan...
*** Nefesinizi tüketmeyin dostlar! Sayın Erdoğan ömrü hayatında bir kere oturmuş da gazete mi yapmış, yahut bir kerecik olsun bir sayfa mı bağlamış, bir manşet mi atmış! Herkes bildiği anladığı işi yapacak! Erdoğan, siyaseti evelallah iklime pek uygun bir biçim, pek de başarılı(!) bir şekilde yürütüyor. Veriyor gazı, veriyor havayı, alıyor oyları, işte ortada kabak gibi yüzde 47! Bizim liberallerin de alkışlamaktan elleri yoruldu.
*** Siz Başbakan'a, gazeteciliğin gerçeklerini anlatacağınıza üzerinize düşen asıl soruyu sormalısınız esasta. Türkiye'nin dış borçlarının yüzde 50'sinden fazlası son 5 yılda alındı mı, alınmadı mı? 1999-2007 arasında, Türkiye nihayet 25 milyar dolar civarında bir yatırım yaparken ve 85 milyar dolarlık personel harcaması yaparken, sadece iç borcun faizine 190 milyar dolar, dış borcun faizine de 40 milyar dolarlık kaynak ayırdı mı, ayırmadı mı?
*** Merkez Bankası ve yerel yönetimler hariç, Türkiye'nin toplam borcu 280 milyar dolara, özel sektörün dış borcu ise 110 milyar dolara dayandı mı, dayanmadı mı? Turgut Özal ile başlatılan ve bugün de tam gaz devam edilen borçlanma ekonomisi ve stratejisi ile son 25 yılda Türkiye, 1.2 trilyon dolardan fazla iç ve dış borçlanma gerçekleştirdi de yaklaşık 400 milyar dolar sadece faiz ödedi mi, ödemedi mi? Aynı dönemde, yatırım oranları üç kat artarken, iç borç faiz ödemeleri 75 kat, dış borç faiz ödemeleri ise 20 kattan fazla arttı mı, artmadı mı? Türkiye halkı, iç ve dış rantiyenin esiri haline geldi mi, gelmedi mi?
*** Yani basında, medyada ve siyasette, kimlerin işlerini ve görevlerini layıkı veçhiyle ve de fevkaladenin fevkinde (işbu ifadeler Bülent Ersoy'dan ödünç alınmıştır) yaptıkları konusu, elbette şu fakir kulunuzun yargılayacağı bir husus değildir, fakat özet olarak söylemek icap ederse de asıl nokta şudur: Başbakan Erdoğan, basına ve medyaya yönelttiği eleştirilerde, ruhunda hiç de haksız değildir. Çünkü medya, siyasi iktidara asıl soruları sormaktan, halka bu anlamda gerçekleri anlatmaktan, Türkiye ekonomisi ve siyasetinin gidişatı üzerine esaslı analizler yapmaktan aciz durumdadır. Ve hergün biraz daha eller kollar bağlanmaktadır. Bu sebeple Erdoğan eleştiride haklıdır ama tirajda değil, özde!
|