'Bir İngiliz atına aşık oldum ama aramıza lisan problemi girdi'
Arap atlarının en klas isimlerinden biri olan Kafkaslı, 2 yıl içinde katıldığı yarışlarda sahibi Remazan Kaya'ya 4 trilyon 118 milyar kazandırdı..
Konuyu değiştirdim, "Hiç aşık oldun mu?" diye sordum. Öncelikle belirtmeliyim ki, Kafkaslı bir Arap atı... Baba parasıyla züppelik yapan delikanlılardan değil. Duygularına taş basan gururlu bir at. O yüzden içindeki aşkın varlığını da kendine yakışan biçimde dışa vurdu. "Evet aşık oldum" dedi, "Ama aramıza lisan problemi girdi." Adını vermek istemedi de, bir İngiliz atına aşık olmuş. "Evlenmek ister miydin?" diye sordum, "Gelin ata binmiş, ya nasip demiş" şeklinde karşılık verdi. Boynuna kement atılan bir zamanın tutsağıydı da, denize sürülen atlardan biri olduğu da muhakkaktı. "Mesele denize sürülecek atı bulmak değil, kendini o girdabın içine atacak cesur adamı bulmak" dedi. At başına düşen milli gelirden kendi payına düşeni, arabalara koşulan atlara bağışlamıştı. Padokta seyredilirken, kendini vitrin mankenlerine benzetiyordu. Söyleşimin sonlarına gelirken, "İnsanlara ne önerirsin?" dedim, hiç düşünmeden karşılık verdi. "Vejetaryen olmalarını..." En sevdiği türkü, "Atımı bağladım iğde dalına." Kendisini bekleyen seyisine gözleriyle, "Geliyorum" işaretini verirken, "En büyük hayalin nedir?" diye sordum. "Atlı karıncaya binmek isterdim" dedi. Bayramların özelliği de buydu belki. En görkemli şampiyonların bile içindeki çocukluğu dışa vuruyordu. "Ayağın her daim düz bassın" dedim. Atların insanlarla tarih kadar eski akrabalıkları vardı. Onlar soylu ölümlere ve yarışlara koşarken bile, milattan önceki duygularını beyinlerinden hiç silmemişlerdi. Onların alfabeleri gözlerindeydi. O yüzden az ve öz konuşuyorlardı.