Evde lazım olan camiye verilmez
Kurban Bayramı'nı, Türk-İslam dünyası olarak geride bırakıyoruz. Dün, İstanbul-Ankara otobanında seyir halinde iken kurbanlık yüklü olduğu anlaşılan 3-4 kamyon gördük. Meraklanıp ilgili arkadaşları ve Anadolu'da 'cambaz' denilen hayvan ticareti yapan birkaç tanıdığı arayıp kurban pazarlarının nasıl geçtiğini sorduk.
Kurbanlıklareldekaldı Meğer damarlarına basmışız! Memleketi güllükgülistanlık gösterenler, kurbanlık piyasasını da çok hareketli ilan ederken politika yapmışlar. Anadolu insanının ve özellikle kırsal kesimin ve köylümüzün üç kuruş parayı gördüğü Kurban Bayramı pazarı, maalesef bu yıl beklendiği gibi hareketlenmemiş. Yani, küçük veya büyükbaş olsun, kurbanlıkların neredeyse 3'te 1'i elde kalmış. Otobanda dikkatimizi çeken kamyonlar da bu yüzden(miş) ve İ stanbul'daki piyasadan umudunu kesen tüccar veya bizzat yetiştiricilerin çevredeki (Sakarya, Kocaeli, Zonguldak, Bursa gibi) pazarlarda son şanslarını denemek için gösterdikleri gayretmiş.
Piyasamızıöldürmeyelim Bilindiği gibi kurban, mal ile yapılan ibadetlerdendir. Hem Allah'a teslimiyet hem de sunum açısından özel hikmetleri vardır. Ayrıca toplumda dayanışmayı, yardımlaşmayı, yoksulları gözetip kollamayı ve de ekonomik anlamda piyasa dengesi oluşturmayı da sağlar. Türkiye gibi nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan, kurban kesiminde de ileri düzeyde hassasiyet taşıyan bir ülkede kurbanın piyasa değeri de çok önemlidir. Son yıllardaki bazı yeni ve dikkat çekici yardımlaşma ve dayanışma organizasyonları çok hoşumuza gitse ve takdir edilse de madalyonun diğer yüzünde farklı şeyler yaşanıyor. Bazı vakıf, dernek ve oluşumlar, dünyanın çeşitli bölgelerindeki acı, dram ve yoksulluklar ile sıkıntıları öne çıkartarak oralardaki Müslümanlar'a el uzatacaklarını belirtip kampanyalar düzenliyor. Milletimiz de bunların etkisinde kalıp organizasyonlara iştirak ediyor.
Yurtdışıişibirazkarışık Bu bayrama kadar, doğrusu biz de düşünememiş ve Uzakdoğu'daki, Asya, Afrika veya Balkanlar ile Kafkaslar'daki Müslüman ve soydaş kardeşlerimize kurbanların da bağış yoluyla tasaddut edilmesini uygun görmüştük. Ama bir hata olduğunu anlıyoruz şimdi! Kızılay ve Mehmetçik Vakfı'nın, yahut da Türk Ocakları ile Türk Dünyası Araştırma Vakfı'nın yaptığı gibi, verilen vekaletler ve bağışlanan kurbanlar Türkiye'de satın alınıp kesilse ve etleri bu şekilde ulaştırılsa çok daha iyi olacak. Böylece iç piyasa da hareketlenecek. Kendi yetiştiricilerimiz ve insanımız bereketlenip kalkınabilecek. Maalesef, bir moda gibi rüzgar esti ve birkaç senedir dünyanın çeşitli yerlerinde kurban kestirme işi yayıldı. Dolayısıyla, arztalepe dayalı kurbanlıklar da elde kalmaya başladı. Üretici yılgınlaşıp yetiştirmekten vazgeçti. Bu şekilde geçimini sağlayanlarımız da daha yoksullaştı. Yeni işsizler oluştu.
Öncekendiinsanımızgelir Açlık sınırında olanların 2.5 milyona, yoksulluk sınırındakilerin ise 20 milyona dayandığı Türkiye için kabul edilebilecek bir şey değil bu. Onun için, Kızılay ve Mehmetçik Vakfı'mız gibi, bu bayram Kimse Yok mu Derneği'nin de Doğu ve Güneydoğu'da organize ettiği şekilde, önce Türkiyemiz'de bayramları bayram gibi kutlayıp idrak edelim. Sınırlarımızın ötesindeki gayret, hizmet ve fedakarlıklar da çok önemli tabii ki... Ama; dayanışma ve kardeşlik fotoğrafı adına, dini görev ve sorumluluğun öznesi unutulmasın. "Evde lazım olan camiye verilmez" sözü boşu boşuna söylenmemiş. Bayramımız tekrar mübarek olsun.