Aşık Veysel istese görürdü
Yıl 1972. AşıkVeysel,AnkaraYüksekİhtisasHastanesi'nde kanser hastası olarak yatmaktadır. Radyocu ağabeyimiz YaşarÖzürküt,Nagramarkasesalmacihazını omuzlayıp hastanenin yolunu tutar. Veysel'in yattığı odaya girdiğinde söyleşi başlar. ÖmerAğabeyimiz sorar. Der ki: - VeyselBaba,sizinkuşaktan,sizinyanınızda,çağdaşınızolarak,beğendiğinizhalkşairlerikimlerdir? - Valla, kimseye iyi veya kötü diyemem. Sebebine gelince, bir bahçede elli çeşit meyve ağacı olur. O ağaçlar birbirinin meyvesini bilmez. Kokusundan da tatmaz. Yalnız onu insanlar yer. Şu ekşiymiş, şu tatlıymış, şu daha mayhoşmuş, o kıymeti onlar verir.
'OLURMUÖYLEŞEY' - Yanihalkkendisinden,yaşantısındanbirparçabuluyor. - Evet evet... Mesela ben, bu şey olmaz ama icap etti söyleyeyim... Şeyde İstanbul'da geldiler, "Gözleriniaçalım" dediler. "İstemem" dedim. "Yahu nasıl olur da istemezsin. Bu fırsatı insan kaçırır mı?" dediler. "İstemem" dedim tekrar. - Sebebineydipekibaba? - Onlar da sordu. "Sebebi?" dediler. "Sebebi, ben şimdiye kadar kafamda bir yuva kurmuşum. Gözüm açılırsa, o yuva dağılır. Tekrar kurmaya imkan olmaz. Bu yuvayı dağıtmak istemiyorum" dedim. Adamlar da gittiler. Benim alemim, herkesin alemine karşı bir alem değil.
'GELİŞİMDEGİDİŞİMDE' Çünkü dünyadan bihaberim. Dünyayı gezdim, ne gördüm? Hiçbir şey görmedim. Yalnız dünya beni gördü. Ben dünyada gezdim, işte Ankara'dayım ne görüyorum? Hiç. Ama alem beni görüyor. Benim dünyaya gelişim, gidişim bu şekilde.