YÖK'ün yabancı dili
Kısaca YÖK diye anılan Yüksek Öğretim Kurumu ile hükümet arasındaki mücadeleyi herkes biliyor. Keskin solcuların, 12 Eylül ihtilali ürünü olmakla, sağ siyasetçilerin ise başörtüsü gibi hassasiyet alanlarına olan müdahalesiyle kavgalı olduğu YÖK ile AKP iktidarı arasındaki ilişkiler tamamen kopmuş durumda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan itibaren pek çok müteahhit ve milli görüşçü mücahit ile çalışan BaşbakanErdoğan YÖK'ü de bir şekilde elde etme telaşında. AKP'nin TBMM'deki 341 kişilik grubunda, eğitimlerini batıda görüp oralarda yaşamış ve "kaymaktabakası" sayılacak kadar aristokratlar sınıfına girmiş milletvekilleri olmasına rağmen YÖK'ün yapısı ile ters düşülüyor. BirbiriniötekigörenmerkezlerolarakdikkatçekiyorAKPileYÖK.İktidargücünüelindetutanAKP'yegöreYÖK;ötekiTürkiye'nintemsilcisivehalktanuzak.YÖK'egöreAKPisedevletinkuruluşvehedeflerinetersolmaklabirlikte,restorasyonyerinedeğiştirmevedönüştürmepeşinde. AKP'nin 2'nci iktidar döneminde birçok kurumda kadrolaşılacağını iyi bilen YÖK; özellikle Atatürkçülük değerlerine vurgu yaparak hedeflerini ortaya koyuyor. Zaman zaman da "Ulusdevlettenyanatavırkoyuyor" izlenimini veriyor.
Söylemveeylemfarkları İşte bizim için, işin püf noktası da burada bulunuyor. YÖK'ünsöylemveeylemlerindeAtatürkçülükileulusdevlethassasiyetleriörtüşebiliyormu? Bize göre örtüşmüyor. Mesela, Cumhuriyet'in değerlerine (haklı olarak) sık sık vurgu yapan YÖK, tarihimize, devletimize ve milletimize açıkça iftira ve çamur atan çeşitli üniversitelerdeki bilim adamı unvanlı bazılarına sesini bile çıkartmıyor. Hatta, keskin Atatürkçülük vurgularına rağmen, en anlamsız ve mesnetsiz şekilde Atatürk'ü karalamaya çalışanları da görmesine rağmen seyirci kalıyor. Gelelim asıl konumuza... DevletimizinYÖK'ü,Türküniversitelerindekiöğrencilerinveöğretimüyelerinineniyişekildeyabancıdilöğrenmesiniisterdeğilmi?GerçekAtatürkçülükveulusdevletanlayışındada,budurumvazgeçilmezdir.
Türkçe,bilimdiliolmalı Ancak, yabancı dilde eğitim çok daha başka bir şeydir. Buna rağmen YÖK'ün ve ulusdevlet savunucularının dikkat etmesi gerekir. Çünkü eğitimini ve bilimsel çalışmalarını yabancı dilde yapan milletlerin dili "bilimdili" olma özelliğini kaybeder. Nesilden nesile aktarımı zorlaşır. Dolayısıyla, Cumhuriyet hassasiyeti, bizim de takdirimizi kazanan YÖK, yabancı dille eğitimi bırakın sona erdirmeyi, adeta teşvik ediyor. Sanki Japonya, bugünkü eğitim seviyesine İngilizce eğitimle geldi. Batıyı panikleten Çin'in gelişimi İngilizce sayesinde oldu. Bu ülkeler ve Rusya gibi güç merkezlerinde bilim adamlarına "Önceİngilizceöğren.Sonradagel" denmediğine göre, hatta Yunanistan ve İspanya gibi pek çok AB ülkesinde de başka dilde eğitim yapan kurumlara izin verilmediğine göre, bizim YÖK'ün ısrarı niye anlayamıyoruz! Atatürkçü ve Cumhuriyetçi YÖK'e, öğretim üyelerini atama ve yükselmelerindeki "İngilizceyeterliliği" talebi hiç de yakışmıyor. Beyin ve ideal sahibi olmanın aranması gerekirken, yabancı dil şartı abes.
Yargıkararıdauygulanmıyor Kaldı ki, YÖK'ün uygulamalarını bazı üniversitelerimiz de ileriye götürüp daha kahredici görüntü veriyorlar. Atama ve yükseltmeler için ÖSYM sınavlarına girip en az 65 puan alma şartı da yetmemiş olacak ki, Yardımcı Doçentlik, doçentlik ve profesörlük yükseltmelerinde "İngilizcesunum" adı altında 5 kişilik jüri karşısında İngilizcedersanlatımı istenmeye başlandı. Üstelik bu jürilere de her profesör alınmadı. Mesela, 250'den fazla profesör olan İTÜ'de atama ve yükseltmelerde "İngilizcedersanlatımı" jürisine girebilen sadece 10 profesör olduğu belirtiliyor. Neticede İTÜ'deki bir öğretim görevlisi İngilizce ders verebiliyor ama atama ve yükseltmelerde tekrar sınava tabi tutuluyor. Böylece YÖK'ün tartışmalı bir uygulaması daha tartışmalı hale geliyor. Yargının da "Atamaveyükseltmelerdeüniversitelerekkriterkoyamazlar" kararına rağmen (Yargıtay 8. Daire'nin) İTÜ gibileri direnebiliyor. YÖK hem kendini, hem de kendine rağmen işgüzarlık yapan üniversiteleri düzeltmelidir. Atatürkçülük ve Cumhuriyetçilik de bunu getirir.