Okeyden camiye
Doğal güzellikleri, üretim gücü, sosyal gücü, kültürel hassasiyeti ile milli ve manevi değerlere bağlılıklarının yanı sıra, herkese tebessüm ettiren çok zengin fıkralarıyla da bilinen Karadeniz'de "fıkragibigerçek" ler de sıkça yaşanıyor. Birkaç gün önce medyada yer alan Trabzon'un Düzköy ilçesi kaynaklı haber de böyleydi. İlçeye bağlı Gürgendağ Köyü sakinleri, namaz vakti okey oyununu bırakıp uzaktaki camiye gitmeye üşendikleri için kahvenin yanına bir cami daha yaptırmışlar. Kendi paralarıyla yaptırdıkları camide, imamlığı da sıraya koyarak namazlarını kılan köylüler, "Uzakolancamiyi,kahveninyanınagetirinceartıkokeykeyfimizdeyarımkalmıyor" diyor.
Yaşamasevgimizdir Türkiye'deki din anlayışının ortalama fotoğrafıdır bu aslında... Ülkemizin her köşesinde Düzköy'ün Gürgendağ köylüleri gibi kahve alışkanlığı yüzünden kafayı kaldırmakta zorlananlar vardır. Ekonomik ve sosyal şartların ağırlığı ile hayatın parçası haline gelen kahve kültürünün birleşmesiyle oluşan manzaramız, her yerde aynı özellikleri sergiler. Dini vazifeyi erteleme veya öteleme gibi bir anlayış da olmadığından, Allah'a olan kulluk görevini yerine getirmedeki olağanüstü hassasiyet hissettirir kendisini. Sadece biraz tembellik adına kurnazlık veya uyanıklık mı denilir, yoksa keskin zeka ürünü muzipliğe mi vurulur bilemeyiz ama, yaşama sevinci de öne çıkar bunlarda... Tanrı'ya olan temiz ve saf teslimiyetler ile dünyadaki hayatın çekici tarafları birbirleriyle örtüştürülür. Sonuçtadaböyle"Fıkragibi"dedirtecekkomikliklergörülürveanlaşılırki,bumilletindinanlayışıharikuladeözgürlükçüvekucaklayıcıdır.Yobazlıkla,bağnazlıkvetutuculukla,heleheledarkalıplardanoluşmuşveyakişileridesosyalhayattankopartacakkatıkurallarlailgisiolmazhalkımızın. Onun için "laik" anlayış Cumhuriyet ile birlikte kısa zamanda benimsemiş zemin bulmuş ve Türk milletinin hayat anlayışının tezahürü olarak sistemle de örtüşmüştür.
Ezanokunurkenbekleyenler Her neyse, Gürgendağ köylülerinden yola çıkarak pazar yazımızı, hepimizin bir şekilde şahit olabileceği birkaç küçük notla bitirelim. Birkaç yıl önce, yanılmıyorsak bir Ramazan Bayramı'nın 3. günü idi. Sapanca'daki bir kahvede, uzun zaman sonra bir araya geldiğimiz dostlarla sohbet ederken, yanıbaşımızdaki bir grup da şen-şakrak Gürgendağlılar'ın hoşlandığı taş oyununu (okey) oynuyordu. Yanıbaşımızdaki çarşı camiinde ikinci ezan okunmaya başlayınca, bağıraçağıra oynayan okeyciler sustu ve oyuna ara verdi. Maşallah, müezzin de (Bayram sevinci de olsa gerek) ezanı uzata uzata okuyordu. O sırada oyun masasında yer alanlardan biri gayet doğal ama o kadar da sabırsız ve tezcanlılık içinde "Yahu,ammauzattı.HalaYayyalesselah'da..." deyince, müthiş bir kahkaha koptu herkeste... Çünkü, okey atmaya dönen oyuncu, ezan okunduğu için saygıdan ara verip beklemelerine rağmen heyecanını gizleyememişti.
Kumarhanedennamaza Başka bir fıkra gibi Müslümanlık'ı da geçen Ramazan Bayramı'ndan sonra bir gaze tenin seyahat sayfasında okumuştuk. Bayram vesilesiyle Türkiye'den Prag'a giden turist kafilesini arife akşamı otel önünde bırakan Makedonya Türkleri'nden Müslüman otobüs şoförü, tecrübesini de gösterip seslenir: "Buradabayramzordur.Amabildiğimizbircamivar.İsteyenisabahbayramnamazınagötürebilirim." Kafileden sadece bir ses yükselir: "Tamam,sabahbenial.Gazinonunönündeolacağım." Koca otobüste bayram namazı hassasiyetini bir kişi göstermiş, o da (belli ki) geceyi kumarhanede geçirdikten sonra vazifeyi ifa etmeyi uygun görmüştü. Onun için bu işlere fazla akıl erdirilmez. Bir dostun ifade ettiği gibi, bir meyhanede sıkıysa (haşa) Allah'a ve Peygamber'e ters düşecek bir şey söylensin hele... Oradakiler adamı doğduğuna pişman edip en dindarlardan daha hassas tavır koyarlar. İşte böyledir bu milletin Müslümanlık'ı... Korkuyla değil sevgiyle yüklüdür. Rahman ve Rahim olan Tanrı'ya sığınarak merhametinden hiç umudunu kesmez.