Evdeki film daha çok sardı
Liverpool rüyası dün akşam kabusa döndü malumunuz. İstanbul'da tarih yazan Beşiktaş, İngiltere'nin nemli ve yağmurlu havasından mı yoksa geçen hafta uğradığı haksızlıktan mı bilinmez, hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Ancak futbol yorumu yapmak yerine size bir kadın gözüyle Liverpool- Beşiktaş maçını anlatmak istiyorum. Adet olduğu üzere, eşim ve arkadaşları maçı bizim evde izlediler. Yemeğin ardından ben kendi odama yollanırken, bizim küçücük oturma odamız stat kıvamına gelmişti. Bu arada da 'Binbir Gece' sona erdi ve 'Sessiz Fırtına' başladı. Maçın ilk dakikalarında sık sık tezahürata girişen ekibin sesi soluğu bir süre sonra kesildi. İlk reklam arasında soluğu yanlarında aldım. Hepsinin yüzünde donuk bir ifade vardı, ekranın üst köşesinde de 2-0'lık mağlubiyet. "Biraz izleyeyim" diye yanlarına oturdum. O arada Beşiktaş 2 gol daha yedi. Ortamdaki elektriğe daha fazla dayanamadım. Bu arada oyuncu değişikliği falan, bizimkiler biraz umutlandı. Tam 'Sessiz Fırtına'ya dalmışken, bir arkadaşım "Nilgün daha fazla dayanamayacağım, ben gidiyorum" dedi. "Ne oldu?" falan dememe kalmadan arkadaşım soluğu kapının dışında aldı. Çünkü skor 8-0 olmuştu. Televizyondaki programları falan unuttum. Evdeki drama beni daha çok sardı vallahi...