Kur farkı neyin bedeli?
Kurların düşmesi bakın ne tür sorunlara yol açıyor. Tüccar bir okuyucumuz ithal bir araba alıyor. Bedelinin bir kısmını borçlanıyor. Daha sonra borcunu öderken muhasebecisi düşen kurdan kaynaklanan kur farkı için arabayı aldıkları firmaya fatura düzenleyip KDV tahsil etmeleri gerektiğini söylüyor. Okuyucumuz doğal olarak, "Ne KDV'si kardeşim, ben satıcı değilim, alıcıyım, faturayı satıcı düzenler, KDV'yi de o hesaplar" diyor. Ama muhasebeci inatçı, getiriyor kara kaplıyı, 105 numaralı KDV tebliğini okuyor. Tebliğde kur farkının vade farkı niteliğinde ve finansman hizmetinin bedeli olduğu için KDV'ye tabi olduğu yazıldıktan sonra şu ifade yer alıyor: "Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir." Okuyucumuz soruyor: "Borçlu olan benim, vade farkı parayı kullanmanın bedelidir, borçlu olan öder. Faiz gibi. Benim borcum döviz cinsinden, kur düşünce YTL karşılığı düşüyor, ben adamın parasını kullanıyorum, üstüne üstlük parasını kullandığım için adamdan bir de vade farkı mı alıyorum? Bu işte bir terslik yok mu?"
İkitarafdahaklı Muhasebeci haklı çünkü Maliye Bakanlığı'nın tebliğini okuyor. Okuyucumuz haklı çünkü vade farkı bedelin peşin veya vadesinde ödenmemesi durumunda alınan faizin adıdır. Borçlu olan vade farkı almaz, alamaz, hukuken mümkün değildir. Danıştay da olaya bu şekilde bakıyor ve kur farklarının ekonomik bir olgu olduğu, bir bedel mal veya hizmet bedeli niteliği taşımadığı, faiz ile aynı nitelikte olmadığı için KDV'ye tabi olmadığına karar veriyor. (Danıştay 7. D. 27.5.2002 tarih ve E:2000/6610, K:2002/2088 sayılı, 9. D. 26.5.2004 tarih ve E:2001/2624, K: 2004/3556 sayılı kararlar) Ama Maliye Bakanlığı ısrarla kur farklarının KDV'ye tabi olduğunu söylüyor, son olarak da 105 numaralı KDV tebliğinde bu şekilde açıklama yaptı. Mantıklarını pek anlayamadım ama bazı yazarlar da Maliye Bakanlığı'nın sorunu çözdüğünü yazdı. Oysa hukuk devletinde sorun yargıda çözülür ve yürütme organı yargıya uyar. Maliye'nin Danıştay'a uymaması sorunu çözmez, büyütür. Maliye Bakanlığı'nın vergiden kaçınılması yoluyla vergi kaybına uğrama kaygısı sadece kurların önceden sabitlenmesi durumunda geçerli olabilir ki, o durumda kur farkı gerçekten vade farkı niteliğini kazanır ve Danıştay da onun KDV'ye tabi olduğuna karar verir. Ama Maliye böyle bir ayrım yapmıyor.