Bereketli topraklar
Geçtiğimiz gece Habertürk'te Orhan Pamuk'un bir röportajını izledim. Pamuk, soruların hepsini içtenlikle cevapladı. Ama söylediği bir cümle özellikle dikkatimi çekti. "Ben en iyi İstanbul'u biliyorum. Oradaki hayatı, o kültürü ve o coğrafyadaki insanları tanıyorum" diye konuştu. Dünya çapında bir roman yazarı... Kitaplarının kaç dile çevrildiğini kendisi bile bilmiyor. Ve Pamuk bu kadar eseri bu topraklardan özellikle de İstanbul'dan ilham alarak yazdığını söylüyor. "Ne kadar bereketli topraklar" diye düşünürken birkaç gün sonra Ayşe Kulin'i izledim. Kulin de benzer şeylerden bahsetti. Hatta tüm karmaşasına rağmen Türkiye'de yazar olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. "Düşünsenize İsviçre'de yaşasaydım, yazacak bir şey bulamazdım belki de. Senelerdir aynı sistem, en ufak bir karmaşa yok!" diye konuştu. Toplumsal karmaşa ve dinamizm, sanatı körüklüyor. Yeni eserlerin doğmasını sağlıyor. Ehh, biraz Pollyannacılık oynayalım değil mi? Madem karmaşadan kurtulamıyoruz, en azından bundan kaynaklanan güzelliklerle mutlu olalım.