Menkıbeler
'Talep edene hizmetçi ol!' GECE yarısından sonra, Hz. Mevlana'nın dergahının kapısı çalınır. Talebeleri açar. Sarhoş bir genç, "Ben üstat Mevlana'yı görüp, elini öpüp duasını alacağım" der. Talebeler kovsalar da, o gitmez, "Duasını almadan asla gitmem" diye diretir. Talebeler ne yaptılarsa oradan uzaklaştıramazlar. Gürültüye Hz. Mevlana uyanır, "Ne var, ne bu gürültü?" diye sorar. Talebeleri, "Efendim, sarhoş bir genç, duanızı almadan gitmeyeceğini söylüyor" derler. Hz. Mevlana talebelerine, "O, sarhoş kafayla bu saatte bizi bulabilmiş, siz ayık kafayla içeri alamıyorsunuz. Belki samimidir, niye kovuyorsunuz? Talep edeni, ihlasla arayanı kovma yetkimiz yok ki. Ateşten çıkıp gelene, 'Dön tekrar ateşe' demeye hakkımız var mı? Bırakın gelsin yanıma" buyurur. Mevlana Hazretleri'nin bu sözlerini duyan genç gelir ve ağlayarak, "Hocam benim gibi sarhoş, edepsiz biri için talebelerinize sitem etmenize gönlüm razı olmadı. Beni de talebeliğe kabul buyurmaz mısınız? O talebelerin ve sizin hizmetinizde olmakla şereflenmek istiyorum" der. Hz. Mevlana gencin gözyaşlarını silip şunları söyler: Evladım hoş geldin aramıza, kimin ne zaman ne olacağı belli olmaz, hangi vesile ile kavuşacağı belli olmaz. Allahü teâlâ âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz'e, "Beni talep edene hizmetçi ol" diye emrediyor. Bu yüzden talep edenin haline, vaktine, saatine bakılmaz, talebine bakılır. Sen bizi Allah için sevip bulmuşsun. Gerçekte talebin biz değil, Allah sevgisine kavuşmaktır. Buna engel olmaya kimsenin hakkı olmaz. Talebelere sitem edişim bu yüzden idi.
|