Bir yazar bir yazarı küfretmeden de yazar
Odasında gazetenin genç kurmaylarından Emre'yle sohbet ederlerken rastladım HakkıYalçın'a. Onun hiç eksilmeyen o çakıbulmuşçocuksevinci, yine gözlerinden akıyordu. Oysa o bana dönüp; "Yaşlanmışsınbehoca.Gözlerinyaşlanmışartık" dedi. "Evet senin bir şarkını dinledim, gözlerim yaşlandı ağladım" deyip, güya şakaya vurdum vurguladığı gerçeği. Sonra bir-iki lafın belini 3 kişi kırdık odada. Yeni bir söz yazmış, EbruGündeş dinlemiş bayılmış. Kasetine koyma izni istemiş bizimkinden. O da "Olur" demiş. "Sözvardaiyimüzikyok" diye durum raporu bildirdi son yıllar üzerine. Dedim ki: - ÜlküAker'insıkıntılıgünlergeçirdiğiniyazdımkaçkere.Hiçmiumursamadın? Terslendi: - Onlar,yaniFikretŞeneş,ÜlküAkersözkonusuoluncabensusarımSavaş'ım.Tanrıçakatındalarçünkü.ÜlküHanım'ınhatırını,meselaŞehrazatsoracak. Biz birbirimize böylesi sıcak, atışmalı sataşmalı konuşunca, genç kardeş Emre şaşırdı. Ne bilsin bizim evveliyatımızı, dostluk kökenimizi. Bir-iki kelimeyle anlatalım dedik, FikretMüdürodasındansesleniptoplantıyaçağırdıEmre'yi. Ben giderayak; "Açinternettenoku.Hakkıbenimindimdekimdir,yazmıştımönceden" dedim.
DERİNYÜREKLİKALEM Sonra birden aklıma düştü. "Yinelesem ya yazıyı. Şimdi odamız da sütunlarımız da neredeyse yan yana madem. TAKVİM okuru da bir yazarın kalemiyle diğer yazarı bir gözlese ya" dedim. Az öteye tekrar yazdım o yazıyı. Yooo!.. Sakın burun kıvırmayın. Siz anlatacağım HakkıYalçın'a daha bir bayılacaksınız. O her satırda yüz gösteren derin yürekli kalemşörlük nereden geliyormuş, daha rahat anlayacaksınız.