Eğitim ve takva
Din eğitiminin ana amaçlarından biri insanı "ruh olgunluğu, samimiyet ve Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olma" denilen takva seviyesine ulaştırmaktır. Biz bu yazımızda, takvanın ne olduğunu ve eğitimle olan ilişkisini açıklayacağız. Öncelikle kulluk ile takvanın bağlantısını kuran Bakara Suresi'nin 21. ayetinden hareket edeceğiz. Ayet şudur: " Eyinsanlar!SizivesizdenevvelkileriyaratanRab'binizekullukedinki,korunasınız." Bu ayette, Yüce Allah bütün insanlığa hitap etmekte ve onları kulluğa çağırmaktadır. u'büd "Kulluk edin" ifadesine şu manaları vermek mümkündür: 'Abede' fiili, "boyun eğmek, itaat etmek, kulluk etmek" manalarını ifade etmektedir. "Nefis" kelimesiyle bir araya gelince, "İnsanın kendi nefsini hatası sebebiyle ayıplayıp ikazda bulunması ya da bir şeye yapışıp ayrılmamas ı" manasına gelmektedir. Bu durumda...
KULLUKYARADANAİBADETTİR a) İnsan, diğer bir insanı "abd" edinebilir. O zaman bu kavramın kölelik ile manalandırılması doğru olacaktır. Nahl 75'te Yüce Allah, "abd" kavramını "köle" anlamında kullanmaktadır. Şu'ar 22. de buna işaret etmektedir: "O başıma kaktığın nimet de, İsrailoğulları'nı kendine köle edinmiş olduğundan ötürüdür, diye karşılık verdi." Hz. Firavun'un İsrailoğulla rı'nı kul köle edindiğini ifade ederken, "abd" kavramını fiil halinde kullanmıştır. b) "Abd" kavramı, "bütün yaratılmışların kulluğu" manasına da gelmektedir: "Göklerde ve yerde olan herkes, kul olarak sadece Rahm'a gelecektir." (Meryem 19/93) c) Kulluk, yaratana ibadet etmeyi gerektirir. Halbuki bütün gayret ve hizmetini dünya menfaatini elde etmek için veren ve maddi değerleri kutsallaştıran insanların kulluğu, yaratana değil dünyayadır. d) "Abd" kavramı, "bilmek ve tanımak" manasına da gelir. Yüce Allah, ibadeti bütün insanlara emrettiğine göre, mananın "tanımak ve bilmek" şeklinde verilmesinde yarar vardır. Çünkü kulluğun ilk basamağı, tanımak ve bilmekle başlar. Ancak büyüklüğü ve gücü tanınan varlığa ibadet edilebilir. Demek ki cin ve insanın yaratılış gayesi, Z 56.'ya göre, Allah'ı bilmek ve tanımaktır. Demek ki kul, Allah'ın var olduğunu bilecek, O'nun kudretini anlayacak, sonsuz bir kudrete sahip olan bu varlığı birleyecek ve O'nun ibadete layık olduğunu idrak edecektir. Bu yorum, bilmeyi, anlamayı, birlemeyi ve ibadet etme yi "abd" kavramı içine almaktadır. İkinci bölümü yukarıdaki manaya destek vermektedir: "Sizi ve sizden evvelkileri yaratan" ibaresiyle Allah, kendisini tanıtmakta ve nasıl bir güce sahip olduğunu bildirmektedir. Aslında bu yaratma eylemi, rab sıfatının bir tezahürüdür/ortaya çıkışıdır: "Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rab'binizi tanıyın, bilin ve birleyin." Bu emir, insanın yaratılış gayesini tayin eden Allah'ı bilmenin, ibadetle eylem haline dönüşmesini istemektedir. Bu manalardan hareketle diyebiliriz ki, kulluk önce beyinde bilmekle başlıyor, sonra gönülde birlemekle devam ediyor ve nihayet organlarla ibadet şeklinde doruk noktasına ulaşıyor. Demek ki, Bakara 21'de yer alan "u'bud" emri, beyin, gönül ve organla rın birlikte faaliyetini içine almaktadır.
TAKVAKULLUĞUNÖZÜDÜR Diğer taraftan Allah, yaratıcılık sıfatını vurgulamak suretiyle, insanın bundan aciz olduğuna, dolayısıyla ibadetin ve sakınmanın ancak gerçek yaratıcıya yapılacağına işaret etmektedir. Hz. Peygamber'e indirilen ilk vahiy de yaratma sıfatı ile başlamaktadır: "Oku, yaratan Rab'binin ismiyle ki O, insanı yapışkan bir maddeden yarattı." (Alak 96/1-2) Demek ki, insanın bilmesi ve anlaması gereken sıfatların başta geleni, Allah'ın yaratıcılığıdır. O'nun yaratıcılığı, insanı acze düşürmekte ve bu da insanı imana götürmektedir. Böylece kulluk, bu bilincin getirdiğinin üzerine oturmaktadır. Bakara 21. "Umulur ki korunursunuz" ifadesiyle son bulmaktadır. "Korunma", takva ile ifade edilmektedir. Tabir caizse takva bütün kulluğun çekirdek ve özünü oluşturmaktadır. Bu kavramı açtığımızda, onun çeşitli tezahürlerini görebiliriz.