Bir ihtimal daha var Örsan Öymen bizim gibi genç gazeteciler için efsaneydi. "BirİhtilalDahaVar" adlı yazı dizisi başlatmıştı gazetede. İşine beter titiz olduğu için, içeriye çoktan teslim ettiği yazının başından bir an olsun ayrılmıyor. Sabahtan akşama mürettiphaneyleyazıişlerikatıarasındakimerdivenleri defalarca inip çıkıyordu koşarak..
ENDİŞE O tatsız pazar günü nöbetçi muhabirdim gazetede. Telsiz başında oturmuş "nepatladı,neçatladı" onların notunu alıyordum. Genel yayın yönetmenimiz olan ağabeyi AltanÖymenanidenbizimtarafadoğrukoştu, masama yaklaştı. Yüzündetarifsizbirendişe,sesindepanikvardıAltanAbi'nin.
MOSMORDU Haykırdı; - ÇabukçabukbirşeyleryapınSavaş.Örsan'ınkalbiçokkötü.Çabukbirdoktorbulunneolur!.. Odaya fırladık hepimiz. Gömleğini çıkartıp, 3'lü kanepeye boylu boyunca uzatmışlardı onu. Gözlerikapalı,yüzümosmor,kıpırtısızyatıyorduoracıkta. Bunca telaşa, özene, emeğe ve strese isyanetmiştiyüreciği. Yıl 1983'dü. O yıllarda telefonla ambulans çağırmak, pazar günü bir hastaneye ulaşıp, sağlık ekibine "Koşungelin" demek mümkünsüz bir şeydi.
YETİŞİN Aklıma AzmiOfluoğlu geldi. Aksaray'dakiilkVatanHastanesi'nin sahibi olan DoktorAzmi'yle, ta çocukluk yıllarımızdan, Folklor Kurumu'ndan arkadaştık. Hemen onu arayıp buldum, "Yetişin" diyebildim. 20dakikakadarsonragazeteyeulaştıAzmi. Yanında bir uzman hekim, elektro aletleri, şu bu.
HASTANEYEGEL Şükür ki kendine gelmiş, biraz toparlanmıştı ÖrsanAbi. Çekilen elektroda hiçbirşeyçıkmadı. Ama gelen iki hekim de uzun uzun nasihat ettiler: "Hastaneyegel,mutlakadahadetaylıbirkontroldengeç.Çalışmayadauzunbirsürearaver,sakınsinirlenme,yorulma!" Doktorlar ayrılıp gittikten 5 dakika sonra, olaflarkendisineedilmemişgibi, yine mürettiphaneye koşturmaya, yine gerginşekilde sayfa başında kontrollere başlamıştı ÖrsanAbi. Ancak daha sonraki felaketi de biraz öteye yazdım.