Yağmur getiren adamlar lazım
Yanılmıyorsam Dustin Hofman oynuyordu. Rain Man (Yağmur Adam) diye bir film seyretmiştik bir zamanlar. Güzel bir filmdi. Otistik bir genç adamın hayat hikayesini anlatıyordu. Ben "yağmur adam" konseptini biraz geliştirdim, değiştirdim. "Yağmur getiren adamlar" diye yorumlamaya çalışıyorum, son durumu. Çünkü yağmur, çevre ve su işi Türkiye'nin gündemine 1. madde şeklinde oturmuş bulunuyor.
***
Türkiye'nin eski ideolojileri, yenileriyle yer değiştirdi. Artık politikalara ve politik liderlere farklı bir açıdan bakmak zorundayız. Bir şartlanmışlık vardı. Memlekete bir lider arandığında, basiret, güvenilirlik, beceriklilik, vatanperverlik, hizmet aşkı vesaire arardık. Başbakan böyle olsun, Cumhurbaşkanı böyle olsun, belediye başkanları öyle olsun diye uğraşırdık. Artık değişti.
***
Şimdi yağmur getiren adam aramak zorundayız. Çünkü susuzluk bel bükmeye, korkutmaya başladı. Bunun arkası kuraklık, kıtlık falan.
***
Ben 28 Ağustos 2007 gününe mim koydum bu yüzden. Sayın Abdullah Gül, 11. Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve Çankaya'ya çıktı. Aynı gün ne oldu biliyor musunuz? Nisan'dan beri (Cihet-i Askeriye'ye her fırsatta çimdik atmaktan hoşlananlar için tüyo da vereyim: Belki de 27 Nisan internet bildirisinden beri) tek damla yağmurun düşmediği İstanbul'a sular seller gibi yağmur yağdı. Demek ki neymiş? Abdullah Gül, yağmur getiren bir adammış! Bu iyi işte! Laiklik maiklik, Milli Görüş falan hikaye. Yağmur getiriyor mu ona bakacaksın!
***
Şimdi Ankaralılar yağmuru götüren adam Gökçek'in yerine, yağmur getirecek bir belediye başkanı bulabilecekler mi, ona bakmak lazım.
***
Gazeteci arkadaşlarımız, günlerdir yeni Erdoğan Kabinesi'ni, yani 60. Hükümet'i derin derin analiz etmeye çalışıyorlar. Kimisi "Özgürlük hükümeti" dedi, kimisi "İstikrar hükümeti"!
***
Bazı arkadaşlar da oturdular, Meclis'te okunan Hükümet Programı'nı inceliyorlar. İçinde neler var, neler yok diye... İstikrar var işte daha ne istiyorsunuz. Sihirli kelime istikrar! Bir de şu çıktı son günlerde: Take-off! Türkiye kalkışa hazırlanıyor. Kalkış, çok havalı bir kavram. Hiçbir uçak ilelebet havada kalmaz ama...
***
Ben ona buna bakmam. Yağmur getircek mi bu hükümet getirmeyecek mi, ona bakarım. Take-off'lu veya take-off'suz.