Naşit Bey'i görün!..
Sahne dünyasının kendine has bir jargonu vardır. O dünyanın iki insanı istese yanınızda dakikalarca 'özel' konuşur, siz bir şey anlamazsınız konuştuklarından. Argonun, Roman dilinin ve bazı meslek sözcüklerinin sentezi olan bu mini dil, kendi içinde özgün matraklıkları da barındırır.
ÇAVOLARA PENİZ Mesela bir şarkıcı bir müzisyenine şöyle seslenir: 'Keriz mort olunca barolar pilaçka piiz uçlanacakmış. Çavolara peniz et de yanaşsınlar!' Bunun anlamı şudur. 'Gösterimiz bitip sahneden inince ev sahipleri içkiye davet ettiler. Çocuklara söyle buraya gelsinler...'
GÜLE GÜLE SELİM NAŞİT Özel bir lisanın en çok kullanılan sözcüklerinden biri de 'naş' sözcüğüdür. Naşla, naşlat, naşlayalım vs. şeklinde kullanılan bu sözcüğün temel anlamı "Bulunulan yerden gitme, uzaklaşma" anlamınadır. Bazıları bunu: 'Naşit Bey'i görelim' şeklinde de kullanarak araya espri katar. Naşit Bey'i görmek... Yani o mekandan uzaklaşmak...
DEV SANATÇILAR Sevgili Selim Naşit Usta yorgun yaşamının üstüne perdeyi çekti malum. Gönüller sultanı ablacığı Adile Naşit'ten sonra o da biz sevenlerini boynu bükük bırakıp Cennet Yolu'na girdi. Bu iki dev oyuncunun, kardeşin adımları şimdi bir başka dev sanatçı olan babalarının, Naşit Bey'in kucağı olacak yıllar sonra.
KENDİ PAYIMA Kendi payıma bir baba, bir ağabey gibi sevdiğim Selim Naşit Usta sahne jargonunun az önce sözünü ettiğim 'naş'lamak sözcüğüne yine gülümen bir teğel atarak iki eylemi birden gerçekleştirdi. Bu dünyanın kahrından, hoyratlığından, acısından 'naş'layıp, ebedi istirahatgahına yola çıkarken babacığı Naşit Bey'i görmek üzere "Naşit Bey'i gördü". Nur içinde yatsın. Onu çook özleyeceğiz...