Doğru yoldan ayırmasın
Suç işleyenin cezasını kanuni olarak çekmesi gerektiğini düşünmeme rağmen, TuğbaÖzay'ınhaliiçimiacıttı ne yalan söyleyeyim... Sadece benim değil, annemin, teyzemlerin ve hatta fazlasıyla muhafazakar olmasına rağmen anneannem bile Tuğba'ya acıdı. İnsan ünlü olunca, her yaptığı adım adım takip edilince ve bu kadar göz önünde olunca başına hiçbir şey gelmez sanılıyor. Sanki bütün hatalarına rağmen hayat onlara teğet geçer gibi. Ama işin aslı öyle değil. 'Kader' dediğimiz şey insanın yüzüne acı bir tokat gibi iniyor. Ve bir polis memuru görevini yaparken arkadaşınız olan kameraların önünde kafanızı tutup arabaya doğru sizi itebiliyor. Polis memuru suçlu mu, tabii ki değil, görevini yapıyor. Tutuklu bir insanın basına kafasına göre açıklama yapması ya da tehditler savunması hoş görülecek bir davranış değil. Ama yine de kafası tutup çevrilen Tuğba'nın o andaki görüntüsü benim içimi acıttı. Hatta gözlerim doldu. Çünkü aklımdan Tuğba'dan ziyade o güne kadar kızlarıyla gurur duyan anne ve babasının hali geldi. Kim bilir neler yaşadılar, neler hissettiler. İşte bu yüzden adımları atarken doğruyla yanlış arasındaki ince sınırı kaçırmamak lazım. Şeytan bizi ne kadar yanıltmak istese de vicdanımız aslında doğruyu biliyor. Allahhiçbirimizidoğrudanayırmasın.