Kitap ve intihar!
Geçen gün okuyucumun birinden e-mail aldım. Şok oldum! Birkaç gündür kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum. Biz insanoğlu gerçekten bu kadar zayıf varlıklar mıyız? Yazılanlardan bu kadar mı çok etkileniyoruz? Okuduğumuz şeyler hayatımızı bu kadar mı esir alıyor? Doğrusu bilmiyorum, bilemiyorum. Neye inanacağımı da şaşırdım artık. Şimdi neden bahsettiğimi anlamadığınızı biliyorum. O zaman size anlatayım sevgili okuyucularım. Önce e-mailden başlayalım. Okuyucum demiş ki: "İkiKişilikYalnızlık adlı romanınızı okudum. Kitabınızdan o kadar çok etkilenmiş olmalıyım ki, nedenini hiç bilmediğim bir şekilde intiharateşebbüs ettim. Ölümden döndüm. Sizden bir ricam olacak! Bir daha ki sefere böyle etkileyici kitaplar yazmayın!" Okuyucumun yazdıkları şaka gibi; ama değil. Başka bir okuyucumdan gelen e-mailde ise şu yazıyordu: "İkiKişilikYalnızlık adlı kitabınızı bir gecede okudum. Okurken de sabaha kadar ağladım. Sabah ezanında Zehra'ya -romankahramanım- dua ettim. Sizden bir ricam olacak! Zehra'nın mezarı nerede? Mezarına gidip dua etmek istiyorum!" Bu okuyucumun yazdıkları da şaka gibi; ama değil. "Birkitapokudumhayatımdeğişti!" mantığı da neyin nesi, doğrusu anlamış değilim. İçinde yaşadığımız dünyagerçek! Kitaplar ise hayal! Lütfen, iki farklı dünyayı birbirinden ayırmasını bilelim. Kimsenin intihar etmesine gönlüm razı olmaz. Kimsenin sabaha kadar oturup ağlamasını da istemem. "İkiKişilikYalnızlık"adlıkitabımıyazarken,etkileyiciolmasıiçin40taklaatmıştım. Şimdi ise neredeyse üzülmeye başlayacağım. Neticede okuduğunuz, bir kitap. Okuduğunuz şeyden ders almanız gerekiyorsa alın; ama intihara teşebbüs etmek de neyin nesi? Bu tip okuyuculara sesleniyorum: "Okuduğunuz kitabı sadece kitap olarak görün! Gerçek ise içinde yaşadığınız andır!"