Futbol defterini kapattığını anlatan Ali Şen, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın herkesten daha iyi başkanlık yaptığı görüşünde. Saadettin Saran'ın iktidar hevesini ise doğal karşılıyor.
* Başkan Aziz Yıldırım hakkında ne düşünüyorsunuz? Aziz Yıldırım herkesten iyi başkanlık yapıyor. Çok büyük hizmetleri oldu. Fenerbahçe'yi Avrupa standartlarına soktu. Geliri, giderinden fazla. Seyirci sayısı arttı.
* Aziz Yıldırım'ı karizmatik buluyor musunuz? Aziz Başkan kesinlikle çok büyük ve önemli işlere imza attı. Bu yüzden artık en büyük yıldızı getirse bile kimse şaşırmıyor. Bir tavrı, konuşması haber oluyor. İşte karizma budur. Evet, bence çok karizmatik.
İÇ YÜZÜNÜ BİLMİYORUM * Sadettin Saran'ın çıkışlarını acemilik olarak değerlendiriyor musunuz? Sadettin Saran, bir Fenerbahçeli olarak kulüpte hizmetler verdi. Buna hiç şüphe yok. Ayrıca, hizmet veren, yöneticilik yapmış herkes başkan olmak ister. Aziz Yıldırım ile münakaşası var. İşin iç yüzünü bilmiyorum. Yöneticilik fahri görevdir; takdir etmek lazım.
* Aziz Yıldırım'ı politik bulmadığınızı söylemişsiniz... Bizim hazırladığımız temel vardı. Kongre üyesini artırmak için Fenerbahçe Tüzüğü'nün 9 maddesini değiştirmiştim. 4 bindi, şimdi 15 bin. Gruplarla çatışma için gerekli platform ortadan kalkınca görev yapmak daha kolaylaştı. Politik olmasına gerek kalmadı. Kulüp içi pazarlıklar yok artık.
* Pele'den UEFA Başkanı'na kadar herkesi tanıdığınızı söylersiniz. Bu, gerçekten doğru mu? Sarı çizmeli Mehmet Ağa'yı bile tanıyorum. UEFA Başkanı'nı 16 yıldır tanırım. Aday olacakken 51 üye vardı; Platini ve Johansson adaydı. Michel Platini ile seçime kadar her hafta konuştuk. Onun için çalıştık. "Ali Şen'in katkısı vardır" denildi. HALKIMIZA GÜVENİYORUM * Sizce, cumhurbaşkanını halk mı seçmeli? Halkın seçmesinde zarar görmüyorum. Hem demokrasi, hem insanlar tayin etsin, sonra Meclis seçsin deniliyor. Yarar vardır. Halkımız mantıklı düşüncelere oy vermiştir. Ben halkımıza canı gönülden güveniyorum.
TÜRBAN TERS GELMİYOR * Abdullah Gül'ün adaylığına ne diyorsunuz? Bence Abdullah Gül çok başarılı bir Dışişleri Bakanlığı yaptı. Görevini hakkıyla yerine getirdi. Dünya siyasetinde sevilen biri, özel dostluklar kurdu. Bunlar, ülkeye en iyi şekilde hizmet etmek için yeterli vasıflardır.
* Peki, cumhurbaşkanı eşinin başörtülü olması sizi rahatsız etmez mi? Referandum yapsak, "Türbana evet" çıkar. Bizim halkımız İngiliz ya da Alman değil. Halk neyi istiyorsa, onu sevmeliyiz. Bana ters gelmiyor. Çünkü benim annem de başörtülü. Ülkenin gidişatına göre, uygun olmayan şeyler ortaya çıkar. Paylaşımcı toplumlarda kurallara uymak gerekir. "Başörtülü kadın aday olamaz" yazmıyor ki. "Eşi başörtülü olamaz" deniliyor. Nüfusun çoğunluğu ne diyorsa, orada yutkunmak lazım. Buna göre hareket edip kararlara saygı göstermemiz gerekiyor.
* Siz olsaydınız, terörü nasıl çözerdiniz? Dünyanın her tarafında terör var, vardı da. Kendini haksızlığa uğramış zanneden, baskı altına alındığını düşünen tepki gösterir. Bu yaparken, eğer ki, organize ve silahlı olursan, kendinden başkasını da alırsan o 'terör' dür. Ezilenlerin sayısına paralel olarak terör de artar. Ekonomiyi çeviren büyük ülkeler, diğer insanları etki altına alıyor. Türkiye'deki terör ölçüsü dünyayla aynı değil.
* Peki, arada nasıl bir fark olduğunu düşünüyorsunuz? Mesela, Amerika tarihi boyunca kendi topraklarında terör veya savaş görmedi. Oysa 124 kez savaşa girdi. Türkiye'deki terör ise 15-20 bin kilometre uzaklıktaki insanların kışkırtmasıyla ortaya çıkıyor. Ben, Balıkesir'de Orduna'da askerdeyken en fazla güvendiklerimiz Kürtler'di. Bu nedenle en kritik noktalara Kürt asker koyardık. Etnik sayısı çok olan ülkelerde terör sayısı fazladır.