Fatih Ürek saldırıdan nasıl kurtuldu?
Televizyon muhabiri, herkese uzanan mikrofonunu bu kez ünlü bir isme, Fatih Ürek'e doğrultup aynı soruyu sordu: - Yabancının spermiyle çocuk doğurmak etik mi? - Fatih önce çok kavrayamadı soruyu. - Ne anlamda yani? - Leyla Kömürcü Amerika'dan sperm bankasından aldığı tohumlarla doğurdu ya. - Kişisel bir şey. Dışardan yargılamak mümkün değil. - Siz nasıl bakardınız böyle bir olaya? - Makul bakıyorum.
'PARAİSTERMİSİNİZ?' - Türkiye'de sperm bankası açılmalı mı? - Bence açılmalı. Nasıl olsa isteyen yolunu izini bulup alıyor yurt dışından. Döviz dışarı gitmez. Macera yaşanmaz, imkanı olmayan da faydalanır. - Kimler verir ki spermini? - Bilmem. -Siz mesela bağışta mı bulunursunuz, parayla mı satarsınız Fatih Bey? - Para karşılığı yapmam. İyilik olsun diye bedelsiz veririm. - Sizin sperminiz olduğunu bilseler kabul ederler mi? - Hem de nasıl. Kuyruğa bile girer bazı hanımlar. Koşarak gelirler. - Şaka mı yapıyorsunuz? - (Sertleşerek) Hayır çok ciddi söylüyorum. Hanımlar arasında fanlarım var. Görmeye bile giderler. - !!!!!!! - Sabahtan sıraya girerler.
SAMİMİYDİ Muhabir Fatih Ürek'in bu konuda gerçekten de samimi ve iddialı olduğunu anladı. Teşekkür edip ayrıldı yanından. Az sonra olacakları tahmin edemezdi. Neler olduğunu siz de gelin aşağıda okuyun.
'Haydigidipdövelim' Muhabir, soruşturduğu konu için çevredeki diğer yurttaşlarla söyleşi yapmaya devam etti. Bir ara genç adamların toplandığı bir masaya yöneldi. Orada az önce Fatih Ürek'in söylediğini tekrarladı o genç adamlara. Ancak her nedense buz gibi bir rüzgar esti. Masadakiler çok sinirlendi. Bir tanesi ayaklandı; "Ben şimdi gider ağzını burnunu kırarım bu herifin" dedi. Diğerleri de ona mani olacaklarına gaz verip, "Hadi gidip beraber dövelim" demez mi?
HABERSİZCE Muhabir olayın vahametini anladı ve hemen çark etti. "Şaka yaptım arkadaşlar. Yok böyle bir şey. Bu meselede insanlarımızın ne kadar hassas ve tepkili olduğunu ölçmek için sizi denedim" dedi. Sonra biraz daha dil döküp olayın gerçek olmadığına ikna etti onları. Fatih Ürek ise az ötede her şeyden habersiz oturmuş dostlarıyla muhabbete devam ediyordu.