Propaganda' adlı sinema filminin kendisi için milad olduğunu belirten Ali Sunal, babasıyla kıyaslanma korkusu yüzünden dram filmlerinde rol almıyor.
* İşletme eğitimi almış bir oyuncu olarak Türk film sektörünü nasıl görüyorsunuz? Ülkemizde bir kere sanayileşme diye bir şey yok. Ayrıca oyunculuk mesleğini, ciddi bir meslek gibi görmeye yönelik bir düşünce de yok. Adam; bin tane filmde oynuyor, sokakta beş parasız ölüyor. Bunu anlayabilmiş değilim. Adam; bin tane filmde ışıkçılık yapmış, sokakta ölüyor. Evsiz ve aç kalan bir sürü oyuncu var ülkemizde. Yurtdışında üçbeş filmde oynamış insanların yaşam standartları gayet iyi. Biz amatör ruhla çalışıyoruz. Bizimkiler daha çok, günü ve işi kurtarmanın derdinde. O işten biraz nemalanmak ve ucuza yapmak mantığı her zaman var. Türkiye'de oyuncu olmanın standardı yok. Herkes iş kapmak için fiyat kırıyor. Öyle olunca da insanlar sektöre zarar veriyor. Türkiye'de birçok sektör büyüdü; ama sinema sektörü büyümedi. Ülkemizi yurtdışında temsil edecek doğru dürüst sanatçımız bile yok. ACININ ALTINDAN KALKAMADIM
* 23 yaşında babasını kaybeden birinin, baba özlemi olur mu hiç? Olmaz mı! Ben sadece babamı kaybetmedim. Sırdaşımı, dostumu, en yakınımdaki insanı kaybettim.
* Peki nasıl kalkabildiniz bu acının altından? Kalkamadım ki. Her geçen gün onu daha fazla özlüyorum. Babamı kaybettiğimiz ilk haftalarda, eve gelenlerin arabasını alıp mezarlığa giderek kabrine uzanıyordum. Onunla sohbet ediyordum. O zamanlar bunları çok sık yaşadım. Söylemekten de hiç utanmıyorum. Hâlâ aynı şeyi yapıyorum. Onunla paylaşacağım sırlarımı kimseyle paylaşamadım. Babamın yerine kimseyi koyamadım. Şu anda yaptığım işe en iyi örnek babamdır. Sakın yanlış anlamayın beni. Babamı kayırmaya çalışmıyorum. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi üç-beş oyuncusundan biriydi. Adam gibi adamdı. Bence o tekti. Türk halkına normal ve sıradan bir aile yaşantısıyla da star olunabileceğini gösterdi babam. Onun ölümünden sonra da aile yaşantımıza önem veriyoruz. Meslekte büyük bir ustamı kaybettim ben.
* Babanızın mezarı başında onunla ne konuşuyorsunuz? Her şeyi. Bir iş teklifi gelince gidip onun düşüncesini alıyorum. "Sen ne diyorsun baba?" diye soruyorum. "Bir işaret gönder bana" diyorum.
* Peki, gördüğünüz bir işaret oluyor mu? Mutlaka oluyor. Faruk Bayhan'dan dizi teklif aldım. Bence bu bir işaretti. Çünkü Faruk Bey, babamın en iyi arkadaşlarından biriydi. Mustafa Oğuz'la, Faruk Bayhan'ın yeri babam için hep ayrı olmuştu. Hâlâ Faruk Bey'in odasında babamın resmi vardır.
YELPAZE GENİŞ OLMALI
* Siz de babanız gibi komedi oyuncusu mu olmak istiyorsunuz? Hayır. Çünkü o zaman beni hep rahmetli babamla kıyaslayacaklar. Drama tarzı filmlerde de oynamak, yelpazeyi geniş tutmak istiyorum.
* Siz artık kendi kanatlarınızla uçabiliyor musunuz? Bana eskiden Kemal Sunal'ın oğlu derlerdi, şimdilerde ise Ali Sunal diyorlar. Çünkü Kemal Sunal isminin altından kalmaktan çok korktum. Bu ağırlığı üstümden atmakta kolay olmadı. Bu gerçeği kabul edip, onun ismiyle birlikte yoluma devam ettim. Hatta babam öldükten sonra saçma sapan teklifler geldi. Ben, o zamanlar yaşadığım acıdan dolayı kilo almıştım; yüzüm yara bere içindeydi. Tabii ki hiçbir teklifi kabul etmedim.
* Babanızı her geçen gün daha fazla mı özlüyorsunuz? Onu kaybedeli 7 yıl oldu. Her geçen gün babamı daha çok özlediğimi hissediyorum. Hatta bu sene çok daha kötü hissettim. Çünkü babamı anmamıza 10 kala, dedemi kaybettik. Babam, babasını karşıladı.