İskender Baydar'a çağrımdır HAZIR BekirCoşkun demişken... Önce geçmiş olsun demek lazım Bekir Ağabey'e. Rahatsızlığı nedeniyle okuyamadık bir süre. Tam onun rahatsızlığı bitti derken bu sefer YılmazÖzdil tatile gitti onu okuyamaz olduk. Zaten onlardan önce MelihAşık tatile çıkmıştı. Köşe yazarları belki farkında değiller ama bir süre sonra gazete okuyucuları arasında çay tiryakiliği gibi bir his yaratıyorlar. Her sabah okuyamayınca alıştığınız yazıları, kötü hissediyorsunuz kendinizi. Hakkı değil mi peki hastalanmak, dinlenmek yazarın? Hakkı tabii... Fakat bilsinler ki onlar yazmayınca eksik oluyor hayatımız. Ama değil mi ki ben de hasbelkader bir köşede yazıyorum. O zaman okuyucudan farklı olarak bir arzum daha olacak. Yıllardır hep MetinAkpınar'la rakı sofrasına oturmayı istemişimdir. Bu temennim nihayet geçen yıl gerçekleşti. Ve tam da hayal ettiğim gibi bir yemek oldu. Şimdi bir isteğim daha var... Bir akşam Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil'de aynı sofrada oturalım istiyorum. Bu iki kıymetli insanın beni radyodan dinlediğini biliyorum. Ama bu sefer ben onları dinlemek istiyorum. Çok lafa da girmem söz veriyorum. Buradan aleni olarak yapıyorum çağrımı. Çok sevgili Genel Yayın Yönetmenim İskenderBaydar; Siz bu ağabeylerimizi ikna edebilirsiniz. Siz bana tarihi bildirin ben mekanı ayarlayayım. Hala hayattayız madem, bu fırsatı kaçırmayalım ve sohbetin dibini bir an önce bulalım. İsteyen yazarın bir yüzü kara...