İçinde unut beni
Git! Götürebileceği kadar sürüklesin seni uzaklar. İçimden koparıp, çıkardıklarını sansınlar. Git! Nereye gideceğini düşünecek zamanın bile olmasın. Gitmenin telaşıyla, yüreğinde beni unutarak uzaklaş. Sen gittiğini zannederek, sessiz bir çığlık kopart içinden. Ben, içinden o çığlığın peşine düşüp, yeniden bulayım seni. Seni gitmek vaadiyle kandıranlar, içinin karanlığında kaybolacaklar. Kelebekler, aydınlığa doğru ölüm koşuşturmasına kanat çırptıklarında varacakları yerin 'en son' olduğunu, aydınlıktan yanarken anlayacaklar. Gidebilirsin, beni içinde unuttuktan sonra, istediğin kadar gidebilirsin. Senin aydınlığın benim, o halde tutuşarak, aydınlıkla buluşmak olmayacak akıbetin. Bir daha bana gelebilmek için var mı gitmekten başka çaren? Bir daha olabilmek için gereken; her şeyi bırakıp gitmen. Beni içinde unutanlar, terk ettiklerinde seni, yalnızlık göz göz olup giremeyecek yüreğine. "Dolu!" diyecek içeriden bir ses, o ses benim . İçini aydınlatan, yakmadan hareler oluşturarak dönmeni sağlayan, aydınlığınım senin. Gidişin, 'Git' demem kadar imkansız, biliyorsun. Belki de o yüzden, içinde kasten, beni unutarak gidiyorsun ! Bütün bunlara rağmen, beni uzaklarda araman, kelebeklerin ölüme koşmaları kadar anlamlı. Doğru, ölüm kadar yakınım sana, yaşam kadar içinde olduğum gibi. Gitmek üzerine türküler dinlemeye benzemiyor bırakıp gitmek. Çekip gitmek, ardına dönmemek, şiirlerdeki kadar yakışmıyor yaşama. Yine de tekrar bulabilmek için beni, uzunca bir yalnızlık gerekiyorsa, uğurlar olsun sana. Bu masalı yaşattığına göre bana, uzun yollar mukadder, gözyaşı olmazsa olmaz. Bütün mecburiyetleri yerine getirmene itiraz edemem, masal bu. Ve biliyorsun diye umut ediyorum, acıklı bitmez sonu, masal bu. Yaşat o halde, içinde terk edildiğinden habersiz yaşayan adamın masalı bu. Gitmekten vazgeçirebilmek için seni, yüzümü buruşturabilirim Öfkeli adımlarla arşınlayabilirim bütün evreni. Bütün parmaklarımı üst üste çıtlatabilirim, ne kadar acısalar fark etmez. Derin derin düşünebilirim saatlerce, kafamı kaldırmadan. Ancak tek kelime söyleyemem gidişini engellemek üzerine. Beni içinde unutacak olduktan sonra, gidişin üzerine konuşmam asla. Yeter ki, beni içinden çıkartmaya kalkışma! Acıklı şarkılar dinlemenin, delice hazzını yaşıyorum, hayat bu. Gidişler üstüne söylenen her şeyi, içimden ismini tekrarlayarak dinliyorum, hayat bu. Ve sen gidişlerini tüketip, gelişlere uygun tebessüme bürünüyorsun, işte asıl hayat bu. Gitmek fikri bence de güzel, gitmelisin içinde taşıyarak beni. Bana dönmek zamanın geldiğinde, sakın içinde unutma beni. Bırak, elini tutmam için içinden çıkart beni. İçimiz dışımıza karışsın, kelebekler kısa ömürleriyle tanışsın. Biz, en uzun yaşanan aşkı yaratalım, içimiz dışımızda, el ele tutuşup koşalım aydınlığa. Bütün bunları bir kenara bırakıp, gitmeler üzerine korkutmayalım birbirimizi En iyisi gitmek üzerine şiirler söyleyelim, türküler dinleyelim... Ne olursa olsun bırakıp gitmeyelim sevgimizi! Velev ki, giderken içimizde unutmak mümkün olsa da. Biz, ne içimizde unutmayı isteyelim, ne de gitmeler üzerine yazılmış masalları özleyelim.
|