50 yıllık aşk
Bir seçim bile, ülkemizdeki gerçeklerin nasıl içler acısı olduğunu göstermeye yetiyor. Kullanılan dil, tarihin en kaba dili.
***
Yüksek Seçim Kurulu, "Yayın kuruluşları partilere eşit mesafede durmalı" diyor. Nasıl dursunlar! Kimilerinin, silinmiş borçları için ödenecek manevi borçları var. Kimilerinin, bugünkü hizmetlerinin karşılığı olarak, gelecekten alacağı var. Böyle bir düzende... Namuslu yayıncılığın ne lüzumu var!
***
Her mitingde yalanların ninnisi yankılanıyor. Zorbalığın heybetli mimarisi ayakta alkışlanıyor. Dürüstlüğün yasaklandığı politik bir festival izliyoruz sanki.
***
Partilerin beyannameleriyle, namuslu vatandaşların inleyen nağmeleri arasında kan bağı olduğuna şüphem yok. Hep merak ediyorum. Vatana millete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan milletvekilleri neden asgari ücret almaz da, işçiler sefalete mahkum olur? Ve işçilerin sefalete mahkum edildiği ülkelerde, patron ve müteahhit partileri nasıl iktidar olur?
***
Bu aşkın dünyada eşi benzeri yok galiba. 50 yıldır bu aşkı öldürecek bir fikir üretemediler bu topraklarda. Kendi cesedinin üzerinden atlayan işçiler sayesinde...