Canaydın'a anlamlı ziyaret (!)
Osabah hava biraz basık, biraz kasvetliydi. Başkan Canaydın kulüp binasındaki odasında günlük gazeteleri takip edip, internet sitelerinde kendisine muhalefet eden yazıları okuyup keyif yapıyordu! Telefonu çaldı, sekreter biraz şaşkın biraz korkarak, "Sayın Başkan, burada bir beyefendi var sizinle görüşmek istiyor" dedi. Başkan her zamanki rahat ve vurdumduymaz tavrı ile "Kimmiş o?" diye sordu. Sekreter kız, sesi titreyerek, "Bakkal Hüsamettin bey" deyiverdi. Başkan tam olarak ne olduğunu anlamamış, aldığı cevap karşısında şaşırmış, yine müşterilerden (!) bazılarının kendisine kötü bir şaka yaptığını düşünmüştü. "Yolla bakalım, gelsin" dedi ve telefonu kapadı. Bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Başkan gözlüğünü takarak dikkatlice baktı ve suratı bembeyaz oldu! Bu şakayı kim yapıyorsa gerçekten çok iyi hazırlanmıştı. Ya da!.. Ama ama bu olamazdı!.. Karşısındaki resmen Florya tesislerinin tam çaprazındaki bakkal dükkanının sahibi Hüsamettin Bey'di... Canaydın birkaç kelime söyleyecek oldu, sesi titredi... Zaten Hüsamettin Bey'de eliyle kendisine "Sus" işareti yapmıştı. Ve yaşlı insan, Başkan Canaydın'ın karşısına oturmuştu. Yüzüne ise hiç bakmıyordu. "Sakın sözlerimi kesme Özhan Bey" dedi. Zaten Başkanın konuşacak dermanı kalmamıştı! "Epeydir seni takip ediyorum Özhan bey. Yaptıklarını izliyorum. Her yeni gün, belki hatalarınızdan vazgeçersiniz diye bekledim ama değişen birşey olmadı. Bıçak kemiğe dayandı artık. En sonunda manav Ali Bey, kasap Seracettin efendi ve fırıncı Recai Bey'le oturduk konuştuk. Bize olan borcunuz milyarı aştı. Sırf senin yöneticilerin değil.. Futbolcu ve tesis personeli de veresiyeye alıştı. Bize borç takan takana.. Yakışıyor mu Galatasaray'a bunlar Özhan Bey?" dedi. Başkan Canaydın cevap verecek oldu, ancak bakkal Hüsamettin Bey "Ben konuşurken siz dinleyeceksiniz Özhan Bey" dedi... Başkanın nefesi kesildi. "Bak Özhan Bey.. Bu işyerleri hangi parayla dönüyor biliyor musun?. Sen borcunu ödemezsen, öteki ödemezse biz nasıl yürütürüz orayı. Elalem Roberto Carlos'u getiriyor, sen aldığın 2 ekmeğin parasını ödeyemiyorsun" diyerek sesini iyice yükseltti ve ayağa kalktı... Sonra Başkan Canaydın'ın gözlerinin ta derinliklerine baktı "Şimdi tekrar dükkanıma dönüyorum. Sakın bir daha benden ve diğer esnaf arkadaşlardan alışveriş yapmayın. Size mal yok artık. Ben bu dükkanı siz yiyip bitiresiniz diye açmadım Özhan bey" dedi ve geldiği gibi, selam bile vermeden,çıktı gitti. Başkan Canaydın kaskatı kesilmiş, olanların rüya mı, yoksa gerçek mi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Taa ki bir kaç dakika sonra telefonu tekrar çalana kadar. Başkan elleri titreyerek telefonu kaldırdı, sekreteri bu sefer daha titrek bir sesle "Başkanım bir bey geldi. Şenlikköy manavı Ali Bey olduğunu söylüyor..'' (NOT: ultrAslan.com sitesindeki "Anlamlı ziyaret" başlıklı yazıdan derlenmiştir..)