Kayıp çocuklar
Adı çok duyulmuş bir restoranın önüne park eden pahalı otomobilde, fingirdek kızlara bakar bir delikanlı. Baktıkça kaybolduğu bir uçurum, manzarayı seyreden genci içine çeker sanki. Göçlerin ortaya çıkarttığı çelişkiler yumağından, en gerçekçi resimdir bu. Alt tarafı Armutlu'dur, üst tarafı Etiler... İki farkı dünya. Siyahla beyazın zıtlığı gibi...
***
İstanbul, oldum olası göçe açıktır aslında. 1980 ihtilali öncesinde 68 ruhuna gönüllü teslim olan gençlerin rüzgarı, işçi hakları, yeni bir dünya ve devrim masalıydı. Şimdi bu şehre göç eden insanları içine çeken girdap, sükseli eğlence, pahalı otomobil, güzel kızlar ve marka giyimdir.
***
İstanbul'a gelirken kendilerine hakim olan ceylan ürkekliği, bu insanları geçen zaman içinde panter ataklığına dönüştürür. Kimileri şehrin ayak oyunlarına yenik düşer. Kimileri usta oyuncu olur.
***
Onların yok ettiği değerler çoktur elbet ama onları da yok eder bu şehir. Onlardaki saflığı kuşatıp etkisi altına alan ışık oyunları, sonrasında kuluçkada bekleyen kötülüklerin senfonisi ve şehir gerçeklerine dönüşür... Hacizler, borç batağı ve kötü alışkanlıklar. Elde edemedikleri sürece günah belledikleri gerçekleri, elde ettikten sonra haklı nedenlerle günah olmaktan çıkartanlar, şehri de baştan çıkartır. Şehir onları baştan çıkartırken...
***
Onlar zamanı yakalamak isterken, kendilerine geç kalan çocuklar. İki arada bir derede boğulmaktan korkan ama dereyi de bulandıran çocuklar. Bu şehrin çocukları. Onlar yayından çıkmış ve bir daha geri dönmesi mümkün olmayan oklar. Onlar adresi kayıp çocuklar. Her yerde varlar ama aslında yoklar.