Millet yürüyor
Aynen öyle oldu! İktidar sahipleri suspus olup ortalıktan kaybolurken, şehitleri yine büyük Türk milleti uğurladı. Sıradan bir market veya lokantanın açılışında saksı gibi dizilip ellerindeki makaslarla kurdela kesmek için koşanlar, şehitlerin cenazelerinde yoktu. Başka işleri mi vardı, programları mı müsait değildi; yoksa o cenazelere katılacak yüzleri mi yoktu bilemiyoruz ama, milyonların hissiyatını yansıtan kareleri görmediler, gö-re-me-diler. Ne yazık ki, bayrakların yarıya indirip yas tutulacağı günlerde milletin yanında yer alamayıp şehitlerin manevi huzurundan kaçanları millet de affetmeyecek. Falanca ülkenin devlet başkanı öldüğünde protokol gereği matem yayını yapan resmi medyamıza bile şehitler hatırına program yaptırmak akıllarına gelmiyor öyle mi?
Toprağı kutsallaştıranlar Şu feleğin işine bakın ki, oldukça ağır bir imtihandan geçiriyor bizi... Acılarımız bitmiyor, dertlerimiz tükenmiyor. Asya bozkırlarından çıkıp Anadolu'ya gelmiş, buradan da Avrupa'nın içlerine kadar uzanmış büyük Türk milletinin fetih ruhunu anlatan hedefleri, sefil bir anlayışla yok ediliyor. "Delikanlım, işaret aldığın gün Atan'dan... Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan..." diye seslenen şairin gençleri, Ay-Yıldızlı bayraklara sarılı tabutlarda çıkmamalı ebedi yolculuklara... Oğullarını kaybetmemeli anne-babalar. Bu coğrafya, bu Anadolu, bu topraklar, hepimizin bu ortak vatanı, bin yıldan fazladır Türk milletinin kanıyla sulandı. Onun için "Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır" diye haykırdı şairler... Ve böylece kutsallaştı, yaşadığımız yerler. Türk çocukları da bu kutsallarına sahip çıkarak can veriyorlar. Alçakların saldırılarında şehit düşenlerin cenazeleri tekbirlerle toprağa verilirken, aynı günlerde binlerce Türk çocuğu daha "Vatan bölünmez, şehitler ölmez" sloganları arasında kışlaların yoluna çıkıyor. Ülkeyi yönettiğini zannedenler ise hâlâ "Sınır ötesi tezkere yok" diyerek 3 maymunu oynuyor.