Vergiler iner mallar satılır
Özelleştirmeden Sorumlu Bakan aynı zamanda Maliye Bakanı. Yani Sayın Unakıtan. Sayın Bakan "Ziraat Bankası devlete lazım değil" diyor. Neden? Çünkü zarar ediyor. Arkasından da müfettişler nedeniyle idarecilerin istedikleri gibi kredi veremediklerini söylüyor. Şimdi olaya bakalım: Tarımdaki bütün teşvikleri, işe yarar ucuz kredileri kendileri kaldırdılar. Sonra da Ziraat Bankası'na ticaret bankacılığı yaptırmak istiyorlar, arkasından da müfettişlerin denetimlerinden ve bankanın amacına uymayan bu tür kredilere iyi bakmamasından yakınıyorlar. Sonuçta da "Bu bankayı da satalım" diyorlar. Nedendir acaba?
Vergiyerineborçlanma Öbür taraftan bakalım: Önce devletin en karlı kuruluşları satıldı, sonra bu kuruluşların krlarından ödenen kurumlar vergisi indirildi. Böylece satış fiyatları düşmüş oldu. Arkasından yabancıların borsadan faizden ödedikleri vergiler sıfırlandı. Daha sonra tekstilci vergi indirimi istedi aldı, gıdacı istedi aldı, turizmci aldı, mobilyacı sırada, otomotivci istiyor, inşaatçı ağlıyor. Tarıma desteği kesen, hatta sınırlama getirenler habire vergileri indiriyor. İnen vergilerin yerine ne konuluyor dersiniz? Borçlanma. Kime? Döviz bol, yabancıya. Maliyeti ne? Yüksek, hatta dünyanın en yüksek reel faizi. Peki sonu ne olacak? Yanıt Merkez Bankası'ndan: "Küresel likidite koşullarının gelişen ülkeler aleyhine dönebileceği gözönüne alındığında, cari açığın dikkatle takip edilmesi gerekmektedir." Yani her an kriz olabilir. Bu filmi daha önce izledik. Sonunda sürekli yabancılara satacak yeni şeyler bulmak gerekiyor. Ziraat Bankası'ndan sonra satılacak ne var, ondan da sonra ne bulunacak? Bulunamayınca 'bir defalık' denen vergiler konulacak, ücretler dondurulacak vb.
Denetimilkeliliktir Denetim güvensizlik değil, ilkeliliktir. Denetimi sevmeyen ilkeyi sevmez. İlkesiz, kuralsız ekonomik uygulamalar yoksuldan zengine kaynak aktarımı sonucunu doğurur. Uluslararası düzeyde de öyledir. Adı çok vergi ödeyenler listelerinde görünmeyen milyarderler yaratılırken, yoksullar ve yoksulluk artar. Günlük politikalarla yönetilen ülkede kararan daima yoksulun, güçsüzün geleceğidir. Güçlüler bastırır ve alırlar. Oysa yoksul hem örgütsüz, hem bilinçsizdir, seçim yatırımı yapanlardan bile ne isteyeceklerini bilmezler. Genelde de birkaç yalana, birkaç vaade inanır, hatta tencere kapağına kurban olurlar, geleceklerinin satılmasına katkıda bulunurlar. Şimdi herkes vergi indirimi istesin, nasıl olsa 'batan geminin malları bunlar'. Nasıl olsa devlet borç bulabiliyor. "Bugüne bakalım, yarına Allah Kerim!"