Vatana, millete hayırlı olsun!
Antalya Kemer'de, gay ve lezbiyenlerin "özgür bir tatil!" yapabilmeleri için otel açılmış. Ne diyelim bilmem ki; "vatana, millete hayırlı uğurlu olmasından başka!" Üstelik otelin personeli de, gay ve lezbiyenlerden oluşuyormuş. Antalya'nın o kavurucu sıcağında, "yumuşak!" bir tatil yapmak herkese nasip olmaz! Ama beni esas endişelendiren şey, Kemerli esnafın durumu. Çünkü otel, "yarım pansiyon" sistemi ile çalışacakmış. Böylelikle gay ve lezbiyenler, Kemerli esnaftan alışveriş yapabileceklermiş. Ama Kemerli esnafın işi de zor. Ortalık kırıta kırıta yürüyen adamlarla dolacak. Esnaf milleti bu, ister istemez huylanacak. Adamlar, Kemer'in en ünlü esnafının dükkanına girip soracak: "Ayol Osman Bey! Biz sizin isminizi, bizden biri olan arkadaştan duyduk! Bu şeyler kaç para?" Osman Abi, "Ya havle!" diyecek. "Destur" çekecek. "Bacım sana 50 YTL olsun" diyecek. Ama bu adamlar gay. Kafaları zehir gibi çalışıyor. "Ayol çok söylemediniz mi Osman Abi? 30 YTL olmaz mı?" Osman Abi, adamları bir an önce başından atmak isteyecek. Sonra da diyecek ki: "Tamam, bacı. 30 YTL olsun. Yeter ki dükkanımdan bir an önce gidin." Yandaki esnaf, bu işe kıkır kıkır gülecek. "Osman Abi" diyecek. "Müşterilerin özel birileri mi?" Bunun üzerine Osman Abimiz daha da huylanacak. "Ulan bu adamlara benim ismimi hangi 'İvermiş?" diyecek. Esnaf milleti bu. Boş durur mu hiç? Hemen lafı yapıştıracak: "Osman Abi, adamlar yengemiz olur! Bari misafirperverliğini göster!" İşte böyle sevgili okuyucularım. Yıllardır genelev patronu Manukyan'ın ödediği vergilerle ayakta kaldık. Bu sefer de, gay ve lezbiyenlerin ülkemize bırakacağı dövizle ayakta kalacağız! Para, paradır. Kimden gelirse gelsin "paranın yumuşağı!" olmaz. Yazımız "Gay"ler olunca, aklıma evvel zaman içinde Ermenistan'a yaptığım bir yolculuk geldi. Ermeni asıllı bir arkadaşımla Ermenistan'a gitmiştik. Gitme amacımız farklı. Güya Ermeniler "AIDS" hastalığına çare bulmuşlar. Bendeniz de hastaneyi gezip, görüp haber yapacağım. Ama yanımızda bir adam daha var. Adam, gazeteci olduğumu öğrendiği zaman huysuzlandı. Selam verdim. Selamını bile almadı. Meğerse adam, "İmam"mış. Adam "AIDS" hastasıymış. Tabi bunları sonradan öğreniyorum. Arkadaşa sordum: "Bizim hoca efendi şey mi?" Arkadaşım da dedi ki: "Günahı kendi boynuna. Güya yurt dışına gitmiş. Orada yalın ayakla yürürken, ayağını jilet kesmiş. O jiletten 'AIDS' virüsünü kapmış." Nedense anlatılan hikayeye inanmadım. Ne yalan söyleyeyim, sonra da aldı beni bir gülme krizi. Arkadaşım sordu: "Neden gülüyorsun?" Dedim ki: "Hoca böyleyse, cemaat kim bilir nasıldır?" Adamcağızı orada bırakıp İstanbul'a döndük. Çünkü iki hafta tedavi görecekti. Ermeni doktorların bulduğu "aşı" da, bana göre balondu. Her neyse. Ülkemize gelecek olan gay ve lezbiyenlere de; "Welcome to Turkey! (Hoş geldiniz!)" diyorum. Osman Abiye de "hayırlı işler!" diliyorum.