Utanç gecesi
Geçen hafta arası katıldığım televizyon ve radyo programlarında G.Saray-F.Bahçe derbisi için tahminim sorulduğunda F.Bahçe kazanır demiştim. Neden mi böyle düşünüyordum? Bir kere F.Bahçe kadrosunun G.Saray'dan daha iyi olmasıydı. Futbolcuların psikolojisini, futbolun ruhunu iyi bilmem de böyle düşünmemde etkenlerdi. Yakın çevremdeki dostlarım, "Beni salak olmakla" suçladılar... F.Bahçeli futbolcuların hafta arasındaki kutlamalarından, dansöz oynatmalarından dolayı bir çok insan şampiyon oldukları için Sarı-Lacivertli futbolcuların bu maçı hafife alacaklarını sanıyordu. Oysa F.Bahçeli futbolcular başta olmak üzere, aynı durumda hiçbir futbolcu böyle önemli bir maçtan önce şampiyon dahi olsa rakibini ne küçümser ne de maçı hafife alır. Bu durumda bazı insanların bana özür borçları var. Maçın teknik analizine bu saatten sonra hiç gerek yok. Sahaya atılanları kafama yemiş gibi hissettim. Biz birgün Avrupalı gibi düşünür, hareket ederiz sanıyordum ama bu imkansızmış. Acaba stada giren her seyirciye sahaya atması için birer içi su dolu kutu mu verildi? Ben İstanbulValisi ve EmniyetMüdürü olsam bu maçı daha iyi şartlarda oynatırdım. Hiçbir önlem alamazsan bile 5. veya 10. dakikada yetkilerimi kullanarak kalan süreyi en azından iki takım oyuncularının ve hakemin daha rahat edebileceği şekilde bitirirdim. Anlayamadığım bir konu da şu: Sokakta ya da bir restoranda bir insanın kafasına şu şisesi veya yabancı bir madde atmak, küfür etmek suçtur. Şikayet halinde bu eylemi yapan ceza alır. Ama aynı şeyler statta herkesin, kameraların gözü önünde olduğunda suç olmaktan çıkıyor. Bu nasıl iş? Dün olanlar kelimenin tam anlamıyla utanç verici. İşin bu safhaya gelmesinde Galatasaraylı yöneticilerin açıklamalarının da büyük payı var.