Tarihten bugüne Genelkurmay'ın statüsü
Milli Mücadele döneminde, silâhlı kuvvetler, müstakil bir bakanlık bünyesinde örgütlenmişti. Müdafa-i Milliye Vekâleti'nin (Milli Savunma Bakanlığı'nın) yanı sıra, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekâleti, yani Genelkurmay Bakanlığı mevcuttu. Her iki bakan da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçiliyordu. Çünkü o tarihte, bütün bakanları Meclis atıyordu. 1924'te, Genelkurmay Bakanlığı kaldırıldı ve bağımsız bir Genelkurmay Başkanlığı kuruldu. Genelkurmay Başkanı, Başbakan'ın inhası ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla atanıyordu. 1944 yılında, Genelkurmay Başkanlığı'nın özerk (bağımsız) statüsüne son verildi; Genelkurmay Başkanı'nın Başbakan'a bağlı ve ona karşı sorumlu olacağı hükmü benimsendi. 1949 yılında ise Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'nın bir dairesi haline getirildi. Buna paralel olarak da Genelkurmay Başkanı'nın Milli Savunma Bakanı'nın teklifi üzerine atanması kabul edildi. 1961 Anayasası ile demokratik gelişme tersine döndürüldü; Genelkurmay Başkanı, görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumlu tutuldu. Artık Milli Savunma Bakanlığı'nın bir dairesi gibi faaliyet göstermeyecekti. Genelkurmay Başkanı'nın, Bakanlar Kurulu'nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanması sistemine geçildi; Milli Savunma Bakanı devreden çıkarıldı. 1982 Anayasası'nda da aynı düzen devam etti. 1982 Anayasası'nın 117'nci maddesine göre, Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu'nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor; görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumlu. Görüldüğü gibi, önce ayrı bir bakanlık; sonra özerk bir yapı; sonra özerkliğin ortadan kaldırılarak Genelkurmay Başkanı'nın, Başbakanlık'a "bağlı" ve "sorumlu" olması halinin ihdası; 1949'da demokratik bir atılımla Milli Savunma Bakanlığı bünyesine alınması ve nihayet 1961 darbesinin tesiriyle, Genelkurmay Başkanlığı'nın Başbakan'a karşı sorumlu kılınarak yarı özerk bir statüye kavuşturulması. Genelkurmay Başkanı'nın Başbakan'a karşı sorumlu olması, aslında, onun, görevden alınmasında da Başbakan değilse bile Bakanlar Kurulu'nun yetkili olmasını gerektirir. Ama bizde böyle bir uygulama yok. Çünkü, aynı atanması gibi, Genelkurmay Başkanı'nın görevden alınması da, Bakanlar Kurulu'nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştiriliyor. Belki de, komuta kademesinin cumhurbaşkanlığının kimliği üzerinde böylesine hassasiyetle durmasının sebebi, laiklikten ziyade, göreve atama ve görevden almalarda Çankaya'nın kritik rolü.