Asker-siyaset ilişkileri
Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) kapanışında Tayyip Erdoğan, asker-siyaset ilişkilerine açıklık getiren bir izahatta bulundu: "Ordu sadece bir kurumdur ve Başbakan'a bağlıdır. Türkiye'de kurumlar var. Ordu bu kurumlardan bir tanesi ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti içerisinde ordunun görevi Anayasa'da belirtilmiştir. Ordu bu görev tanımı içerisinde görevini yapar ve Genelkurmay bana bağlıdır" dedi. Gerçekten de askerin sivil otoritenin emrinde olmadığı bir sistemin adına demokrasi denilemez. Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan, "cumhuriyeti koruma ve kollama" hükmü yanlış değerlendiriliyor ve askerin, bu hususa re'sen karar verebileceği düşünülüyor. Anayasamız'a göre, iç güvenlik tehlikeye girdiğinde, Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanarak, olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilân edebiliyor. Daha sonra da bu karar TBMM tarafından onaylanıyor. Ancak o zaman Türk Silâhlı Kuvvetleri iç güvenlikle ilgili faaliyette bulunabiliyor. Aynı şekilde, dış güvenlik konusunda da yabancı bir ülkeye asker gönderilecekse, kararı TBMM alıyor. Dolayısıyla, "Cumhuriyetin temel niteliklerinden laiklik tehlikeye düştü" gerekçesiyle ordu mensupları karar verip, uygulamaya geçemez. 27 Mayıs'tan beri hep aynı konuyu tartışıyoruz. İç Hizmet Kanunu'nda (1960'da kanun değil, İç Hizmet Yönetmeliği söz konusuydu) yer alan "cumhuriyeti koruma ve kollama", sadece ve sadece anayasal çerçevede değerlendirilebilir. Anayasa'nın 117. maddesi, milli güvenliğin sağlanmasında ve silâhlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasında Bakanlar Kurulu'nu sorumlu tutuyor. Ayrıca aynı maddede, Genelkurmay Başkanı'nın da Başbakan'a karşı sorumlu olduğu yazıyor. Cumhuriyeti koruma ve kollama, 117. maddeyle birlikte değerlendirilmeli, TBMM'- nin ve ona dayanan hükûmetin üstünlüğü gözardı edilmemeli. "Memleket tehlikeye düştü, varıp kurtaralım" mantığı, Osmanlı'da gördüğümüz Halaskâran-ı Zabitan'a yakışan bir tavırdır. Batı'ya doğru yol alan Türkiye'ye uymaz.
***
1776 tarihli Virginia İnsan Hakları Beyannamesi'nin 13. maddesinin son cümlesi: "Ordu her durumda sivil gücün emri altında bulunmalı ve sivil güç tarafından yönetilmelidir."