Bilgisizlik çatışma ortamı doğuruyor
Semra Özal, evvelki akşam "Çapraz Ateş"te konuğumuzdu. Elimden geldiğince nazik davranıp, yanlışlarını yüzüne vurmamaya gayret ettim. Allah'tan Ahmet Özal telefonla bağlandı da birkaç hatasını düzeltti. Turgut Özal, üniversitede başörtüsü kavgasını bitirmek amacıyla 2 defa kanun çıkarttı. (Yüksek Öğretim Kanunu ek 16. madde, sonra da ek 17. madde) Birincisinde, "Üniversitelerde dinsebeplerle başörtüsü takmak serbesttir" diye yazıyordu. Laik ülkede dinreferans gösterildiği için, Anayasa Mahkemesi kanunu iptal etti. İkinci defa kanuna ek 17'nci madde ilâve edildi. Burada hiçbir dine referans yapılmadı, sadece "Kanunlarda yasaklanmayan her türlü kılık kıyafet serbesttir" denildi. Ama Anayasa Mahkemesi, daha önceki iptâl kararından yola çıkarak ve yorum yaparak, bu serbestliğin başörtüsüyle ilgili olmadığını vurguladı. Zaten kavga da bundan çıkmıyor mu? Ortada, her türlü kılık kıyafeti serbest bırakan ve Anayasa Mahkemesi'nin iptâl etmediği bir kanun var. Bir de Anayasa Mahkemesi'nin, kendisini kanun koyucu yerine ikame ederek, farklı bir hüküm ihdas etmesi ve yorum yoluyla başörtüsünü yasaklaması vakası var. TabiSemra Özal, bütün bu tartışmaları takip etmediği için, -Etmez de zaten, mesleği farklı- yanlış beyanda bulundu. Ayrıca, Atatürk'ün bir kıyafet kanunuyla, kamu alanında başörtüsünü yasakladığını söylemesi de elbette gerçeklerle bağdaşmıyordu. Semra Özal, Şapka Kanunu'nun, kadınları da kapsadığını zannediyordu. Atatürk bütün kadınları şapka takmaya zorlayabilir mi! Şapka, fesin, kavuğun, sarığın yerine getirildi; başörtüsünün değil. Başörtüsüne karşı laik cumhuriyeti savunan diğer hanımlar da maalesef bu konularda çok bilgisiz. Onlar sanıyor ki, Atatürk'ün koyduğu inkılâp yasaları çiğneniyor. Atatürk'ün kıyafetle ilgili 2 düzenlemesi var. Biri Şapka İktisası Hakkındaki Kanun, diğeri Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun. Şapka konusunu açıkladım. Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun ise ruhban sınıfıyla ilgili. Farklı inançları temsil eden din adamlarının hangilerinin ruhani kıyafet giyeceğini belirliyor. Meselâ, Diyanet İşleri Başkanı sarık takabiliyor; Rum Ortodoks Kilisesi'nin başı, Ermeni Patriği, Museviler'in hahambaşı, inkılâp kanunları çerçevesinde, ruhani kıyafetleriyle dolaşabiliyor. Belki, bilgi sahibi olsalar, bu başörtüsü karşıtlığının da sonu gelecek. Çünkü o zaman, Atatürk'ü, daha iyi anlayacaklar. Bazen, farklı çevrelerde konuşurken, noksan bilgi karşısında küçük dilimi yutacak hale geliyorum. Meselâ, kimisi, ordunun, Cumhuriyet'i koruma kollamasının bir anayasal dayanağı olduğunu sanıyor, veyahut başörtüsünün Anayasa tarafından yasaklandığı kanaatini taşıyor. Kulaktan dolma bilgilerle bir yere varamayız. Varabileceğimiz tek yer, çatışma ortamıdır.