Siyasetçilerin günahları
Parti liderliği, siyasetçilik, hükümet etmek, ülke yönetmek o kadar basit olsaydı keşke... Keşke, seçimlere girip, oyların bir kısmını aldıktan sonra... Ankara'ya gelmek... Meclis'e girmek... Bakanlıklarda, ofislerde kararlar almak... Kırmızı plakalı makam otolarına kurulmak... Haftada birkaç kez basına demeç vermek... Rakiplere esip gürlemek... Ve nereye gideceği, ne sonuçlar doğuracağı bilinmez siyasetlerle günü doldurmaktan ibaret olsaydı keşke, ülkeyi yönetmek...
*** Ama öyle değil... Siz, siyaset kürsülerine çıkıp, kitlelere, şovenizm, ırkçılık, faşizm ve buram buram cehalet kokan söylevler veriyorsanız... Oy avcılığı uğruna, saldırganlığın ve boş böbürlenmenin ruhunu okşayan sloganlar atıyorsanız... AKP'sinden MHP'sine... CHP'sinden BBP'sine... O renginden bu rengine kadar tekmil siyaset erbabı... Ülkenin toplumsal sorumluluğunu, tarihsel yolunu düşünmek yerine, milletin demokratik izzet-i nefsini yüksekte tutmak yerine... Aman oylarımız düşmesin, derdindeyse... Her an ülkenin bir yerinde bir fişek patlayacak, kan akacaktır. Bu kaçınılmazdır.
*** Başbakan bile geçenlerde halka, Mümkün olduğu kadar çok çocuk yapın, diyecek olduydu. Çocuklarını, demokrasiye saygılı, hoşgörülü, kültürlü ve zengin insani değerlerle yetiştiremeyecek insanlardan bunu istediğinizde... Sonuç kaçınılmazdır: Her mahallede, her köşede, Samsun'dan Trabzon'a, Diyarbakır'dan Malatya'ya, Edirne'den Ardahan'a kadar her yerde, cahil, korkak, kalleş, faşist ve vahşi katil adayları bulmak imkansız olmayacaktır.
|