Dindar olmalı
Dindar olmalı Dindar bir Cumhurbaşkanı seçilecek, diyor Meclis Başkanı Bülent Arınç. Üstelik bunu öyle kesin ve ikna edici bir üslupla söylüyor ki, düşünmeden edemiyorsunuz. Başbakan Erdoğan kararını, Meclis Başkanı ile paylaştı mı acaba? Paylaşmış olmalı ki, Arınç bu kadar kesin ifade ile konuşabiliyor.
***
Meclis Başkanımız'ın, Cumhurbaşkanı seçimi yetkisine sahip Meclis'in yasal yetkilerine sahip çıkması tabii ki çok normal Yasal olarak Meclis yetkili ise buna kim itiraz edebilir ki? Fakat bizim gibi Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını, bir dayatma ve güç kullanma olarak değerlendirenlerin çoğu, Uzlaşı ve ittifakla seçim yapılsa daha iyi olmaz mı, daha şık ve olumlu olmaz mı, diyor. Aslında bu konuya açıklık getirilmeli...
***
Buna karşılık Meclis Başkanı Arınç, daha da tartışmalı ve muğlak bir kavramla çıkıyor: Dindar bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Peki daha önceki cumhurbaşkanları dindar değiller miydi? Dindar idiyseler mesele yok. Dindar değillerdiyse, neydiler? Bu durumda geçmişte Türkiye ne kaybetmişti?
***
Öne sürülen kavram izaha muhtaç görünüyor. Şu sebeple: Türkiye, dindar bir Cumhurbaşkanı edinmekle, ne elde etmiş olacak? Dindar sözcüğünün gerçek anlamında ittifak halinde miyiz?