Narsistlik şart
Evvel zaman içinde, uzaklardaki köyün birinde Narsius adında bir delikanlı yaşarmış. Güzeller güzeli bir genç kıza aşıkmış. Kız da ona sevdalanmış. İki sevgili, her gün gölün kıyısında buluşur, aşklarını yaşatırmış. Fakat bir gün, genç kız buluşma yerine geç kalmış... Sabırsızlıkla sevgilisini bekleyen Narsius'un ise gözü birden göle takılmış. Ve suda kendi aksini görmüş. Ne kadar güzel olduğunu o anda farkeden Narsius, kendisine aşık olmuş. Köydekigüzelsevgilisindenayrılmış,amayinedehergüngölegidipbusefersadecekendisinebakarolmuş... Günümüzde kendisine hayran insanlara 'Narsist' denmesi de bu hikayeden geliyor. Ancak psikologlara göre Narsizm, ruhsal bir hastalık, geleneklere göre de ayıp sayılıyor. Zaten insanın doğası da kendine hayran olmaktansa bir başkasını daha çok sevmek gerekirmiş gibi hissettiriyor. Ve bu hayranlık duyulan kişi genellikle sevgili ya da eş oluyor. Ama çoğu kişi bir başkasını sevmenin dozunu kaçırıyor, aynı son herkesin kapısını çalıyor: AYRILIK Dün Hüsnü Şenlendirici, bugün Tamer Karadağlı ile dillere dolanan bu kelime, üzerine bir de ihanet iddiaları ile besleniyor. Herkes bu ayrılıkları şöhretin şımarıklığı ya da öteki kadının ahlaksızlığına bağlıyor. Ama sanki bir şey gözden kaçıyor: Evdekikadınınsessizliği... Şöhretinin zirvesindeyken evlenen Tamer Karadağlı ile karısına saygı duyduğunu her fırsatta dile getiren Hüsnü Şenlendirici, mesleklerinin altın yıllarını yaşıyor. Her ikisi de alkışlanıyor, övülüyor, yüceltiliyor... Ve tabi ki toplumun hayranlığını kazanan bu insanlar, yaradılış gereği kendilerini eskisinden daha çok seviyor, daha fazla özgüven sahibi oluyor. En önemli unsur ise ikisinin de eşi, kocalarına duydukları hayanlıkları ile dikkat çekiyor. Hal böyle olunca da bir tarafta sürekli pohpohlanan kişi, diğer tarafta da "Xşahsıneşi" diye anılan bir başka insan ortaya çıkıyor. Halbuki bir ilişkiyi teraziye benzetmek gerekiyor. Kişileri de terazinin kefelerindeki ağırlıklara... Dengeiçinherikikefenindeeşitağırlıktaolmasıgerekiyor.Çiftleraynıorandadeğişmezse,zamanhepbirtarafıdahaçokağırlaştırırsadengebozuluyor,haliyleterazidevriliyor... Sorun şöhretten değil, çiftlerin eşit seviyede olmamalarından kaynaklanıyor. Belkideinsanınenbüyükrakibieşioluyor.Çünküaşkiçinhayranlık,hayranlıkiçinkarşındakinikendindendahaüstüngörmengerekiyor. Ama seven kişi, çoğunlukla kendisini bir kenara bırakıp eşinisevgilisini yüceltmekle ömür geçiriyor. Sürekli övülen kişi de, bir başkasına hayran olmayı bırakıp, sadece kendisine aşık oluyor. Narsius'un değişmez kaderine boyun eğiyor. Kendisine aşık ama yalnız... Budurumdankurtulmakistediğindede,hayranolmakiçinbaşkainsanlaragidiyor.İhanetebaşvuruyor! İşte burada çözüm biraz da terk edilen eşlere düşüyor. Onlar, 'sevenin, sevilmeme nedenini' açıkça gösteriyor: Başkasınaduyduğunhayranlıkilekendinekarşıolanhayranlığınıkaybetmek. Bu yüzdendir ki, çok daha da geç kalmadan, herkesin sudaki kendi aksini görüp, biraz Narsist olması gerekiyor.