Ananız selülit mi gördü!
Bacak nedir? Ayakta durmayı, yürümeyi sağlayan organ... Veyaminieteklerinsermayesi! Peki kaç kişi bir çift bacağa sahip olduğu, yürüyebildiği ya da koşabildiği için mutlu oluyor? Çok az... Çünkü artık bacak demek, selülit riski demek... Ya bacaklarından vazgeçeceksin ya da kreminden yağından, aktarından doktorundan destek alıp yemeden içmeden selülitle savaşacaksın... Hangi şaşkın bu selülit belasını çıkardıysa, portakal kabukları arasında kremsiz kalsın. Dahadünekadarkimseselülitbilmezdi.Kleopatrasütbanyosuyaparkenselülityağımısürmüştü?Hangikraliçe,bacağınınaltındaoluşançatlaklarıkendisinedertedindi?Analarımızdakadındı,onlarselülitmigördü! Ama düzen tersine döndü. Sanki dert edinecek başka bir şeyimiz kalmamış gibi en büyük depresyon nedenimiz selülit oldu. Buyrun, 40 yılı devirmiş Hülya Avşar... 1 çocuk annesi, düzenli spor yapar... Tiyatroda, sinemada, televizyonda, ticarette, akla gelen her alanda nam salar, ama göründü mü o selülitler, çaresiz dibe batar... Ne yapılan spor, ne bir sanat eseri, ne de başka bir başarı... Aklımızı bozmuşusuz bir kere selülitle, kim ilgilenir tenis sporunun dertleriyle... Hülya Avşar'ın selülitlerini gören gazeteciler, aynı anda bir sözünü de duyuyor. Avşar kızı, kulaklara küpe olacak bir şey söylüyor: "Türkiye'de tenis sporu denilince akla ben geliyorum. Bu sporu profesyonel olarak yapan insanların ismi esamesi duyulmuyor." Avşar'ın rakibi Milli tenisçi İpek Şenoğlu, sponsor bulamamaktan dert yanıyor. Milli forma parasızlığa esir düşüyor, millet hâlâ "Ne olacak bu Hülya Avşar'ın selülitleri?" diye düşünüyor. Güzellik fırsattır, caziptir, yararlıdır ancak malum ki artık neredeyse herkesin güzel olduğu memleketimizde hâlâ kimse mutlu-mesut gezinmemektedir. Ayrıca bakmasını bilene 'selülit' gayet sempatik bir özelliktir...