Bağışıklık sistemimizin zayıfladığı şu günlerde, gribal enfeksiyonlar başta olmak üzere pek çok hastalık sağlığımızı tehdit ediyor. Uzmanlar önlem alınmasını öneriyor....
Dolu dolu bir kış mevsimi yaşamamamıza rağmen, hava sıcaklığındaki ani değişim bahar hastalıklarını tetikliyor. Her mevsim dönümünde olduğu gibi baharla birlikte ortaya çıkan enfeksiyonlar, özellikle yaşlı, çocuk, hamile ve kronik hastalığı olanları daha çok etkiliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Görgülü de, içinde bulunduğumuz mevsim dönümünde alerjen hastalıklara dikkat çekiyor. Dr. Görgülü, erken önlem alarak hastalıklarla mücadelede başarılı olunabileceğini belirtiyor.
HORMONAL DEĞİŞİMLER Bu dönem metabolizmamızda bazı olumsuz değişimler yaşanıyor. Kışın yavaşlayan ve ısı üretmeye programlanan vücut metabolizması, besinlerin depolanarak vücutta yağ miktarının artmasına yol açıyor. Baharla birlikte hızlanması gereken metabolizma, birçok kez bunu yapamadığı için kilo alımını sürdürüyor. Bu durumu yenebilmek için düzenli beslenip, vitamin takviyesi almak ve egzersiz yapmak gerekiyor. Mevsim dönümlerinde hormonal değişiklikler de yaşanıyor. Öneğin; böbrek üstü bezinde üretilen bazı hormonların düzeyi azalıyor ve hastaların bağışıklık sistemlerinde bir zayıflama gözleniyor. Buna ek olarak bir ısınıp bir soğuyan hava, kendini bir gösterip bir saklanan güneş nedeniyle hemen hemen herkes ne giyeceğini şaşırıyor. Bu da vücut direncimizi yine olumsuz yönde etkiliyor.
EVDEKİ TEHLİKE Bunlara ek olarak alerjik rahatsızlıklara neden olan alerjen madde miktarları da gerek doğada gerekse evlerimizde artış gösteriyor. Özellikle 'mevsimsel alerjen' denilen çiçek ve ağaç polenlerinin yoğunluğu bahar aylarında hızla artıyor. Evlerimizin içindeki artan nem ile birlikte ev mantarı, küfleri ve akar düzeyleri de çoğalmaya başlıyor. Bu durum da enfeksiyonlar için zemin hazırlıyor. Mevsim dönümlerinde bağışıklık sisteminin ve enfeksiyonlara karşı savunmamızın zayıflaması, özellikle yaşlı, çocuk, gebe ve kronik hastalığı olanları olumsuz etkiliyor. İnsanların evlerinden çıkıp sosyal ortama katılması ile birlikte hastalıkların taşınması ve bulaşması da artıyor. Özellikle toplu yaşam alanları, işyerleri, okullar ve kreşlerde salgınlar görülüyor.
'GRİP' DEYİP GEÇMEYİN tanımadan herkesi vuruyor. Hem iş gücü kaybı, hem de hayat kalitesinde önemli düşüş yaratan bu hastalık, bir takım virüslerin solunum sistemi yoluyla alınması sonucu oluşuyor. Ateş, halsizlik, yaygın kas, eklem ağrıları, iştahsızlık, baş ağrısı gribin belli başlı klinik bulguları arasında yer alıyor. Grip özel bir tedavi gerektirmemekle birlikte, hastalananların kesin yatak istirahati, vitamin takviyesi ve klinik bulgulara göre ilaç tedavisi gerekiyor. Gribal enfeksiyonun nezle ve basit üst solunum yolu enfeksiyonundan ayırıcı tanısının dikkatle yapılması gönem taşıyor. Gribe yakalananlarda özellikle iki günden uzun süren ateş ve diğer bulgulardan herhangi biri mevcut değilse vakit geçirmeden doktora gitmeleri gerekiyor. Aksi halde gribal enfeksiyon sonrası zatürre gibi ağır enfeksiyonlar gelişebiliyor.