Perde alkışla kapanmaz mı?
Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç 6 puanlık farka güvenemiyor da, "Son 3 haftaya 9 puan önde girmezsek şampiyon olamayız" diyor. Adrese postalıyor mektubu. Aynı zaman diliminde 6 puan gerideki Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören şampiyonluk için tarih veriyor. Lig bitmeden mührünü basıyor şampiyonluğa. Ali Koç'un güvensizliğine sebep oluşturacak bir çok neden mevcutken, Beşiktaş'ın garantisi nedir? Oynanmamış maçları bile kazanmış sayan anlayış, geçen yıl hastanelere sipariş edilen kupaların uzantısı mıdır? Geçen yıl ağzı yanan Fenerbahçe'nin, aynı ateşte ikinci kez yanmanın işaretlerini alması mıdır? İki takımın da oynadığı futbol ortadayken, Ali Koç'u kötümser, Yıldırım Demirören'i iyimser olarak nitelemekle, meselenin köküne inilmiş olur mu? Bu sözlerin bir muhatabı varsa, o beyefendi nerededir? Haluk Ulusoy'un ortaya çıkıp da, bu tedirginliklerin ve garantili mesajların hesabını sorması gerekmez mi? Sirenler çalarken, umarsız bir tavır takınmak, adalet hiçe saymak değil midir? Oldum olası hafızama kusur bulmam. Fenerbahçe'nin yediği gollere "Oleyy" çeken bir Federasyon Başkanı'ndan bahsediyoruz. Bütün gerçekler ortada! Uzaktan kumandalarla, puan cetvelini değiştirecek güç elbette bu ülkede mevcut. "Ben şampiyon olamazsam, Fenerbahçe olmasın" diyen büyüklüğü (!) geçen sezon izlemedik mi? Ali Koç''un tedirginliğinin kaynağı ile, Beşiktaş'ın cesaretinin ilham perisi geçen sezona çıkmıyor mu? Yemek masalarında "Lig benim, kupa senin" diyenlerin dedikleri olmadı mı? Peki ama her yıl aynı senaryoyu izlemek zorunda mıyız? Alkışlarla kapanan perdeleri olmayacak mı bizim ülkemizdeki filmlerin?