Şu Botoks dedikleri
Tamam biliyoruz; yüzümüz yılların ilerlemesiyle yerçekimi, güneş ışınları, milyonlarca defa tekrarlanan mimik hareketleri ve stres gibi olumsuz faktörlerin etkilerini sergilemeye başlar. Tarih boyunca da yaşlılığı geciktirmenin sırrını keşfetmek, insanoğlunun en önemli hedeflerinden biri. Son yıllarda kremler ve estetik cerrahinin dışında hayatımıza 'BOTOKS' girdi. Botoks aşağı, Botoks yukarı. 7'den 70'e herkes Botoks'u bilir hale geldi. Botoks kelimesini duyunca aklıma ilk kaşları kalkık gergin bir kadın yüzü geliyor. İçten içe de acaba hakikaten Botoks'un içeriğinde yılan zehri var mı da diyorum. Geçenlerde ziyaret ettiğim (Botoks için değil, yanlış anlamayın) Erlamer'de dermatolog Dr. Erçin Özüntürk benim bu düşüncelerimi dinleyince güzelce bir güldü. Sonra da açıklamalar yaptı. 'Çoğu insan sizin gibi yanılıyor Ece Hanım' diyerek başladı anlatmaya. Botoks, kas hareketlerini belirleyen sinir iletisini geçici bir süre durdurarak kasları gevşeten doğal ve saf protein yapıda bir ilaç. Çok küçük miktarlarda yapılan Botoks enjeksiyonları, kasın kasılmasına neden olan asetilkolin salınımını engelleyerek etki gösteriyormuş. Kas gevşediği için deri daha düz bir görünüm alıyormuş. Kişiler, Botoks işleminden 15 dakika sonra günlük hayatına geri dönebilirmiş. Botoks ilk kez, 1970'te maymunlarda şaşılık tedavisinde kullanılmış; kozmetik amaçlı ilk çalışmalar, 1990'da yayınlanmış. Zaten gerisini hepimiz biliyoruz, Botoks tıbbi bir gelişme olsa da, bence aynı zamanda bir PR mucizesi.