Beyaz etçi Banvit, Türkiye'nin en büyük besi çiftliğini kuruyor
Beyaz etin yanı sıra kırmızı ette de iddialı olan Banvit, Bandırma'da 35 milyon $'lık yatırımla Türkiye'nin en büyük besi çiftliğini kuruyor. 48 bin baş hayvanın olacağı çiftlikte, yıllık 10-12 bin tonluk karkas et üretilmesi planlanıyor.
Kırmızı et işine soyunan beyaz et sektörünün en büyük oyuncularından Banvit, Türkiye'nin en büyük besi çiftliğini kurmak için düğmeye bastı. Bandırma'da 35 milyon dolarlık yatırımla içinde kesimhanenin de olduğu besi çiftliği projesine başlayan Banvit, bugüne kadar 3 bin baş hayvana ulaştı. Banvit, 2 yıl içinde bunu 48 bine taşımayı ve Türkiye'nin kırmızı et ihtiyacının yüzde 2'sini karşılar hale gelmeyi planlıyor. Banvit Genel Müdürü Ömer Görener, beyaz et sektöründeki bir oyuncu olarak kırmızı etteki iddialarının gerekçesini "5 yıldır aklımızda böyle bir proje vardı. Kuş gribi krizinin ardından bu projeye hız verdik. Adım adım, bu işi öğrenerek gidiyoruz" diye anlatıyor. Çocukken tavuk sevmeyen, şimdi ise Bandırma'daki fabrikanın yemekhanesinde her gün işçileriyle birlikte tavuk yiyen Görener, şirketin kırmızı et sektöründeki hedeflerini, yurtdışı yatırımlarını ve kanatlı sektöründeki son gelişmeleri anlattı.
* 20 yıldır beyaz et sektöründe faaliyet gösterirken, kırmızı ete girme kararı aldınız. Kuş gribi krizinin ardından riski farklı sepetlere dağıtma stratejisi mi bu kararda etkili oldu? Kırmızı et işi 5 yıldır aklımızdaydı. Sadece kuş gribiyle birlikte bu yatırıma hız verdik. Dışarıdan karkas alıyoruz ve bunları parçalayıp bazı zincir marketlere satıyoruz. Günde yaklaşık 2 ton gibi çiğ et satışımız var. Ağırlıklı olarak Körpe markasıyla sucuk, salam gibi işlenmiş ürünler şeklinde satıyoruz. Şu anda 3 bin baş hayvanımız var. Bu, 2 yıl içinde 48 bin başa kadar yükselecek. Böylece Türkiye'nin en büyük besi çiftliği olacak. Bu, ağırlıklı olarak bir yetiştirme yatırımı. Kesimhaneyi en son hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Yatırımın toplam tutarı, 35 milyon dolar olacak. Mart 2006'da hayvan alımına başladık. Yavaş yavaş alıyoruz, çünkü hem istediğimiz gibi alım yapmak zor oluyor hem de bu işi öğrenmek açısından yavaş gitmekte fayda var. Haftada 170 baş buzağı alıyoruz. Farklı bir yetiştirme mantığımız var. Genelde 150-200 kilo arası iri buzağılar alınır, bunlar 1 yıl besiye çekilir, ondan sonra kesime gönderilir. Oysa biz 40-50 kiloluk buzağı alıyoruz. Bunları 90 gün hijyenik ve kapalı bir ortamda sütle besliyoruz. Hayvanların kulağında 4-5 küpe var. Makineler bunları okuyor, kimin o öğün ne kadar süt ihtiyacı varsa, emzik ona göre önüne geliyor. 90 günün ardından hayvanları yarı açık sisteme alıyoruz. 48 bin başa ulaştığımızda, yılda 10-12 bin ton gibi karkas et üretimimiz olacak. Bu, 600 bin tonluk Türkiye pazarının yüzde 2'si anlamına geliyor.
* Kırmızı et sektörüne geçişte sizi en çok zorlayan ne oldu? Tavuklar, yem değişikliğinden etkilenmiyor. Ama büyükbaşların hassas bir sindirim sistemi var. Buğday-mısır dengesinde yapacağınız en küçük değişikliğe, hayvan büyümesini keserek tepki veriyor. Adaptasyonu yeniden başlatması 1 ayı buluyor.
* Kırmızı ette de Banvit markasıyla mı faaliyet göstermeyi planlıyorsunuz? Henüz karar vermedik. Şu anda zincir marketlere karkas satışımızı Körpe markasıyla yapıyoruz. Kırmızı ette Banvit markasıyla da çıkabiliriz. Yaza kadar markamızın ne olacağı netleşir. Bu yıl sonundan itibaren çiftliğe almaya başladığımız hayvanları kesip satışa sunacağız.
* Hangi ürünler öncelikli olacak? Tüketici, paket et almak yerine kasaba eliyle gösterip, "Şuradaki kuşbaşından kıyma istiyorum" diyor. Dolayısıyla ağırlıklı olarak karkas satacağız. Bunu da büyük zincir marketlere satmayı planlıyoruz. Çünkü kırmızı et satışında zincir mağazaların etkinliği çok arttı. Zincirlerden 'Paket et işine girin' talebi var. Üretimimizin yüzde 5'ini paket ete ayırırken, yüzde 95'ini ise karkas satış olarak yapmayı öngörüyoruz.
* TÜİK'in araştırmasına göre; tüketici son 10 yıldır kırmızı et tüketimini azalttı, makarna ve yoğurda ağırlık verdi. Bunu nasıl değerlendiyorsunuz? Bunda birkaç etken var. Türkiye'de hayvansal protein çok pahalı. Bunun da en büyük sebebi, mısır ve buğday gibi birtakım tarımsal girdilerin dünya fiyatlarının üzerinde olması. 6 ay önce Amerika'dan 100 dolara mısır getirirken, Türkiye'de bu rakam 280 dolardı. Bütün dünyada tarım korunuyor ama bu yapılırken ne tüketici ne de sanayici mağdur ediliyor. Türkiye'deki bu yanlış tarım politikası sürüyor. Bir kere devletin mısır ithalatından çıkması lazım. Çin bile ekonomisini tamamen açtı, bizde ise bu korumacılık devam ediyor.