Her geceölümünprovasınıyaptığımızdoğru. Yorgun bedenimiz kendisini uykunun kollarına attığında, ruhumuz bilinmezlere doğru terk ediyor bizi. Kısmen ölüyoruz. Birşekildehayatıniçindeölüpölüpdirildiğimizgibi. Ellerimizle dokunamıyoruz ama aklımız acı çekmemize yetecek kadar uyanık. Hergeceuyanıncayakadaröldüğümüzde, akılımızın içerisinde fıldır fıldır dolaşan, cevaplarını bulamadığımız bütün sorular canımızı yakacak kadar diri. Hergeceuyanıncayakadarbizisarmalayanölümbile;aşkınacı,tatlı,heyecanverici,kendimizdengeçiricietkisindenuzaklaştıramıyorbizi. Uyku anında bedenimiz felç oluyor, o yüzden içerisine düştüğümüz kurtulmak için bu denli ter döküyoruz. Kollarımız kıpırdamıyor, endipsizuçurumlardanyuvarlanmamızaengelolamıyoruz. Ruhumuz bilinmezlerden bedenimize geri dönünceye kadar, iflah olmaz bir acının pençesinde kıvranıyoruz. Hergeceölüyoruz, büyük ölümümüze daha zaman varsa, ruhumuzu tekrar bedenimizin içerisine hapsederek yaşama dönüyoruz. Hayatgeceleriterkediyorbizi,aşkaslayanımızdanayrılmıyor. O zaman insanın aklına, 'aşkhayattandahamıbüyük' sorusu takılıyor. Benaşkınhayattandahabüyükolduğunainanıyorum. Yaşamak en basit tarifiyle soluk alıp vermektir. Makineye bağlanmış bedenler de soluk alıp verebiliyor, 'bitkiselhayat' dediğimiz yaşamın en trajik noktasında. Oysaaşkiçinsolumakyetmiyor,insanolmakgerekiyor. Hayat sadece insanlara bahşedilmiş bir mucize değil; bütün hayvanlar, çiçekler, gölgesine sığındığımız ağaçlar da yaşıyor. Biz soluyoruz onlar fotosentez yapıyorlar. Bizşıkoluyoruzonlarsadeceçiftleşiyorlar!Aşk,yaşamaktandahabüyükbirşey; satın alınamaz, elle tutulamaz, varlığı inkedilemez bir şey. Aşk kocaman elleriyle; şefkati sunar, merhameti bize armağan eder, güzellikleri fark etmemizi sağlar. Hemşıkhemzalimolunmaz.Hemşıkhemduyarsızolunmaz.Olunsaolunsa'yalancı'olunur.Ve'Aşk',yalancılarısonsuzakadarbağrınabasmaz.