Suikast kadınları
Bir açmazı, teorik veya pratik planda tartışmak elbette bir iştir, gerekliliktir belki de ama hepsi o... Şimdi Türkiye'nin çok geniş ve canlı bir biçimde TCK'nın 301. maddesini tartıştığı gibi... Peki, bir önceki dönemlerde TCK 159. tartışılmamış mıydı? Daha önceki dönemlerde TCK 141. ve 142. maddeler tartışılmamış mıydı? Hatta, ünlü Susurluk hadisesinden sonra, derin devlet ile devlet içindeki çeteleşmeler tartışılmamıyş mıydı? Hepsi tartışılmıştı! Çünkü, kamoyunda belirli bir duyarlılık mevcuttu ve ülkenin düşünce hayatının demokratikleşmesi için tartışmak gerekiyordu. Kabul!..
***
Fakat sonuçta ne olmuş oldu, gördünüz değil mi? Gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Geride acı içinde bir kadın kaldı. Rakel Dink!.. Ve çocukları ve ailesi tabii ki...
***
Bayan Dink, hangi kümeye dahil edilmiş oldu? Kocaları suikastlerde katledilen kadınlar kümesine dahil edilmiş oldu. Bayan Mumcu, Bayan Hablemitoğlu, Bayan Emeç, Bayan İpekçi, Bayan Anter ve diğerleri...
***
Bir ülkede, sonuçta böyle bir kategorinin yaratılmış olmasından duyulacak demokratik ve hukuksal utanç, her türlü utancın üzerinde olmalıdır. Cumartesi anneleri vardı. Artık suikast kadınları kategorimiz de var. Hepimiz milliyetçi, hepimiz vatansever, hepimiz Türk olalım, kabul. Fakat biraz daha demokrasinin, hukukun ve düşünce özgürlüğünün kime ne zararı dokunur ki?