CafeBlog
İkinci köprünün girişinde telefon şarzı satan adamların birincisiyim ve yalnızca z'yi sevdiğimden sana hatalar yapıyorum. Ucuza satıyorum bildiğim şeyleri, üstümdeki deri ceket kadar ucuza gülüyorum sana, aldığım fiyata veriyorum elimde ne varsa. Yanımdan geçerken durursun diye, trafiği sen ve benim o birkaç saniyemiz durdurur belki diye. Akşamüstü, baharın daha başları, nisan, bilemedin mayısın soğuk bir günü, bilemedin, söyleyecek bir şeyim olmadığından değil, gözlerine baktığım için sustum. Sana o ikinci defa gittiğin yerde, içtiğin ilk kahveyi getiren garsonum. Arkadaşlarının arasında kimseye aldırmadan beni fark edersin belki diye dolaşıyorum masaların arasında. Öğlen üç, hava kapalı, bildin, sana ilk rastlayışım bu değil, bildin, sonunu yazamayacağın bir hikayenin neyse boşver karakterleriyiz biz, bilemedin, gözlerin en iyi yardımcı kadın oyuncu. Okuduğun kitabın ikinci sayfasındaki ilk cümleyim: "Biraz tedirgin, biraz yarım ellerini karşıdaki hayatın yüzüne götürmemek için öylece durdu". Kelimelerini seçiyorum uyumadan önce, yastığının altında fark etmeden tuttuğun benim, biz'inin eksik kalan tarafıyım. Parktasın, erken uyandın bugün, pohaça aldın fırından, aklım, senden başka bir şeyi hiç yapıyor aniden, aklım, cebinin delik tarafından düşmüş aşağı, aklım, fikrim senin... http://silenzio.blogspot.com