İstanbul'un modern sinema salonlarında artık iki kişilik koltuklar revaçta. Bu koltuklara gömülen aşıkların, sarmaş dolaş hallerini gördüğümde hep tereddüt ederim. İçimdenkocamanbir'acaba'geçer. Korkuluklar onları ayırmasın diye hazırlanmış koltuklarda oturan sevgililer, gerçekten aralarındaki bütün bariyerleri ortadan kaldırmışlar mıdır? Yürekbariyerleriniyıkıponlartekyürekolabilmişlermidir? Acaba, diye aklımdan geçiririm "Bir film süresi aralarına girecek sandalye korkuluklarına bile tahammül edemeyen bu çift, hangi küçük hoşnutsuzluğu bahane edip, tutuşan ellerini çözecek?" Sonra yüzüm asılır, gözlerimi tekrar film perdesine doğru çeviririm. Ruhumu 'aşkıgösterişinaltındaezerek,içimizdekieniyiduyguyutanınmazhalegetirmemizinutancı' doldurur. Karanlığın salondaki bütün sahtelikleri örten gizemi olmasa, orada bir dakika duramam.