Denize karşı durmuş, neden yanımda olmadığını çözmeye çalışıyorum. Birmartıçokalçaktangeçiyor. Uzaktan gelen bir gemi düdüğüyle irkiliyorum. Yüreğimi yarıp gidişin geliyor aklıma; geminin yarıp geçtiği denizi hayal ettiğimde. Bacaklarım en yakın banka oturmamı emrediyor, çaresiz itaat ediyorum. İki martı tam karşımdan denizin aynı noktasına iniyor. Gagalarıylasularınyüreğinesonsüratsaldırışlarınıseyrediyorum. Aklımdan, gitmeden az önce öfkeyle bana bağırışların geçiyor. 'Bir martı engin mavileri gagasıyla yardığında, denizin içi de acır mı?' diye merak ediyorum. Gittingidelibenimiçimhepacıyor. Şimdi uzaktaki geminin güvertesinden çocuklar martılara simit kırıkları atıyordur, martıların telaşından anlıyorum. Bir yalnız, çocukların denize simit ufalayışlarını seyrediyor, yalnızlığınatekrartekraryanıyordur, biliyorum. Aklımsensizliğinacımasızyalnızlığınakilitleniyor. 'Denize arkamı dönersem bu bitip tükenmez acı diner' diye aklımdan geçiriyorum. Martıların çığlıkları buna izin vermiyor. İçimde bıraktığın kesintisiz çığlığın seni düşünmeden tek an geçirmeme müsaade etmemesi gibi. Neden gittin sanki? Nedenbenidünyanınengüzeldüşündeboğulmayamahkumettin? Çocukların martılara simit ufalamalarını kıskanacak duruma düşürmemeliydin beni. Gitmemeliydin yani! Martıların üzerimden alçaktan geçişleri hızlandıkça içimde anlamsız bir umut oluşuyor. 'Gittinamadöneceksin'diyegeçiriyorumaklımdan. Son sürat çocukların ufaladıkları simit kırıklarının üzerine üşüşen martıları seyretmek, anlamsızca iyi geliyor bana. Denizin üzerine parça parça düşen simit kırıklarını seninle kırgınlıklarımız olarak düşünüyorum. Onları ya martılar gagalarıyla toparlıyor ya da deniz az sonra içinde kaybediyor. Bendekırgınlıklarımızınyürekdenizimizdebatıpyokolacaklarınaümitleniyorum. Ayaklarıma can geliyor, toparlanıyorum. Eve doğru bitkinliğimden beklenmeyecek kocaman adımlar atıyorum. İçimden uğursuz bir çığlık; her günü akşam alacasında, döneceksin umuduyla bitirdiğimi haykırıyor. Aldırmıyorum.