Demirel'in, tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yorumları da şöyle: * Seçimde sürpriz olabilir mi? Olabilir. Siyaset gayet dalgalı. Ama ne olur onu kimse bilemez. Tartışmalar devam edecek. İnşallah Türkiye bir gerilime gitmez. "Gerilim olur" demek de "Olmaz" demek de mümkün değil. Bu, tartışmaların alacağı istikamete bağlı.
* "Bu iktidarın alternatifi yok" deniliyor. "Alternatifi yok"un yorumunu nasıl yapıyorsunuz? Bir iktidarın alternatifi yoksa orada demokrasi intihar etmiştir. "Bunlar ülkeyi iyi yönetti, yine bunlar kazanır" ayrı bir laftır; "İyi idare etmediler, ama ülke bunlara mahkum" ayrı bir laf. Eğer iyi idare etmedilerse ve ülke onlara mahkumsa, işte bu intihardır. Çünkü demokrasilerde çare tükenmez. Kötüye razı olan halk hiç görülmemiştir. Eğer ayakkabı ayağını sıkmışsa "Bu olmasın da kim olursa olsun" diyecektir. 2002'de halk oy verirken bunların nesine göre oy verdi. Daha önce yaptıkları icraatlara göre mi oy verdi? Hayır. " O günkü iktidar olmasın da kim olursa olsun" diyerek oy verdi.
'GÖREV HALKA DÜŞÜYOR' * Bu aşamada muhalefete bir sorumluluk düşüyor mu? Sorumluluk halka düşüyor. Kendi sağduyusunu ispat sorumluluğu düşüyor. Ülkeye sahip olma sorumluluğu düşüyor. Kötü iktidarları sandık başına gitmeyen oylar çıkartır. O zaman şikayet hakkınız kalkar.
* "Seçim sath-ı mahali"ne ne zaman geleceğiz? Buna seçimden 2-3 ay önce geliriz. Daha önce gelinmez.
'ANAVATAN PARTİLEŞEMEDİ' * İttifak, birleşme daha önce de önerdiniz. Olabilir mi? Orta-sağ da orta-sol da atak yapmak zorunda. "Kime oy verelim?" sorusuna cevap bulmak zorundalar.
* Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa AKP'nin oyu azalır mı? Geçmişte Sayın Özal'ın ve sizin Çankaya'ya çıkmanız örnek gösteriliyor... Ben ona katılmıyorum. Eğer bu ANAVATAN partisine bakılarak söyleniyorsa, ANAVATAN Partisi partileşmiş değildir ki.. Siyasi parti aslında değişik eğilimlerin bir araya getirilmesi değildir. Aynı istikamette olanların buluştuğu bir yerdir siyasi partiler. Ama farklı fikirleri şu veya bu şekilde bir araya getirirseniz de o bir yerde dağılmaya mahkumdur. 12 Eylül Türkiye'de partileri tahrip etti. Türkiye'de ondan sonra çıkan partilerin hiçbiri partileşmiş değildir ki. ANAP da partileşmiş değildi. Doğru Yol da ancak toparlanma içerisindeydi. Ben Çankaya'ya çıktığım zaman henüz oluşum halindeydi. Yani "Bırakıp gidince dağıldı" diye bir olay yok. ANAVATAN 1983'te yüzde 45, 1987'de 35 oy almış, 1989 Meclis seçimlerinde yüzde 21-25, 1991'de yüzde 24 oy almış. O eğilime Turgut Bey partinin başındayken girmiş.
'MUHALEFET TECRÜBESİ' * Yani bir kere iktidar yetmiyor. Yetmiyor. Muhalefet tecrübesi olmayan parti "parti" olmaz zaten. İktidar, partileri genişletir. Partileri parti yapan muhalefettir.
* AKP'den bir ismin Köşk'e çıkması sıkıntı yaratır mı? AKP'den gelecek kişi Türkiye için tehlikeliyse, o yere gelmemesi lazım. Bir mani olmadığına göre, gelmiş olmaları da potansiyel tehlike olmaz. Sadece birtakım tedirginlikler, kaygı ve tartışmalar yaratır. Ülkenin büyük çoğunluğu tarafından kucaklanmayan bir Cumhurbaşkanı daima tartışma yaratır.
* 4 yıllık geleneksel ömrünü tamamlamış bir Meclis'in Cumhurbaşkanı seçmesi yanlış mı? Hukuki bakımdan bir şey yok ama siyaset hukukla bitmiyor. İnsanların da içine sinmesi lazım. Halkın "Benim Cumhurbaşkanım" diyebilmesi lazım. Ama 4 kişiden 1 kişiyi temsil eden bir siyasi iktidarın, ki yüzde 26 odur, seçtiği Cumhurbaşkanı'na bu çeşit ithamlar yönetilecektir. Böyle bir Cumhurbaşkanı seçilirse halk memnun olmaz.