ultrAslan tribün şovlarıyla olduğu kadar, maçlardaki koreografi çalışmalarıyla da dikkati çeken bir grup. Eziyeti büyük iştir koreografinin. Bir çoğu kimse "Bir daha bu organizasyonda yer almayacağım" demesine karşın iş, "Freddy" koreografisine gelince kollar sıvanmış, ortaya da zahmetli, ancak süper bir iş çıkmış.
Ali Sami Yen'de gerçekleştirilen bazı koreografilerden sonra "Bir daha bu tip büyük organizasyonlarda yer almayacağım" demiştir bazı ultrAslanlar. Çünkü hakikaten çok eziyetlidir koreorafi ile uğraşmak. Ama gelen şampiyonlukla beraber gaza gelip "Falanca projeyi tribüne aplike etmeliyiz" diye düşünenler de hep bu "Bir daha karışmayacağım" diyenlerdi. Yorgun savaşçılar bir hamlede gazı alıyorlardı. Aslında haklı olunan nokta haftalarca gce gündüz mesai harcayıp sonunda bir dakikada tüketilen işler için hep aynı motivasyonu bulamamaktı. Ama önemli bir maç olunca tribünün tescilli delileri olarak gaza ihtiyaçları olmuyordu zaten. Bir kıvılcım yetiyordu. İşte meşhur Freddy de böyle doğdu! İlk toplantıda sadece kartonla gerçekleştirilecek bir görselin yapımı basit, kolaycı ve maliyeti düşük olması nedeniyle elenir. Çünkü onlara rahat batmalıydı! İlla zor bir şeyler yapılmalıydı! Freddy fikri gençlerin projesi idi. Ana tema; Kabus ve geri dönüş idi. Pankartı ve slogan basit.... Simge olarak da Freddy gibi bir nimet var olunca salı günü çıkan eskiz cuma akşamına şablon, kumaş ve çizim malzemeleri ile beraber hazırdı. Bu tip organizasyonlarda fiziksel mekan çok önemli oluyor. Çizime başlanan gün, aylardır ilk defa sağanak yağış alır İstanbul! İşin çizim kısmı birkaç saatte biter... Boyama ise 10 saat kadar sürer. 50 kilodan fazla boya kullanılır. Tiner ciğerlere işler. Freddy'nin boyutları tribünün boyutlarından ötürü abartılır. Çünkü bu koreografi Olimpiyat Stadında şekillenecektir. Freddy' nin yanındaki alev figürünün devam ettirilmesine, kartonlarla HELL yazılmasına ve merdiven boşluklarının kumaşlarla kaplanmasına karar verilir. İşte zurna da orada zırt der. Tüm bütün bunlar yaşanırken gün içerisinde de gerek mail, gerekse telefonla da sürekli tartışılır. Küçücük detaylar büyüyüp problem olarak karşılarına çıkar. Velhasıl atölye çalışması biter, iş montaja gelir. Statta bu koreografide rol oynayacak olan ve ikna edilmesi gereken 22 bin kişi gerekmektedir.. Bu arada boya az gitsin diye dayanırlar tinere ama kumaş iyice yumuşar... Biraz sert çekince doğal olarak Freddy de yırtılır. Mecidiyeköy'e telefon ederler "Biz broşürleri aldık, siz çuvaldız getirin" Karşıdan gelen ses "Ohaa! Çuvaldızı n'apıcaksınız yahu?" Stadın sorunu ulaşım filan değil, dağ başında olmasıdır. Misal Mecidiyeköy'de olsa bu iş, tuhafiyeciyi yıkarsın oraya... Ama orası İkitelli'dir. Stattan çıkıp iğne almaya gidenin dönebileceği mechul bir yer.. Kartonlar dağıtılır, broşür dağıtmak ayrı alem; Almayanlar, alıp okumadan yırtanlar olsa da..